0.8

1.2K 82 5
                                    

Çoğu kişinin aksine yaz günlerini çok seviyorum. Baharı ve yazı içimde garip bir sevinçle karşılıyorum. Özellikle yaz akşamlarının huzurunu hiçbir şeye değişmem sanırım. Yine öyle günlerden birindeyim, aylardan nisan ve anneannemin şehrin çok uzağında kalan bağındayım. Eve yaklaşık iki haftadır uğramıyorum. Şehrin ve insanların kafa patlatan hallerinden bahane uydurup buraya kaçtım. Anneanneme göre hava hoş çünkü işini gücünü yapan, kendisiyle sohbet eden, omzuna masaj yaptırabileceği bir torunu var sonuçta, o mutlu olmasın da kim olsun? Böyle de ona maruz kalmışım gibi oldu sanki... Şöyle söyleyeyim, bu hayatta en hakikatli muhabbet edebileceğim tek insan kendisi. O yüzden ben ona değil, o bana maruz kalabilir... Başa gelen dert çekilir derler ama bir Alesya'ya katlanabilecek tek kişi Peruze Hanım'dır.

Huysuz bir insan olduğumu biliyorum ve o da hep bana huysuz diye seslenir. Dışarıdan böyle görünüyorum ama gerçekte daha katlanılmaz bir insan olduğumu düşünüyorum. Ötede kalan insanlar benim kibirli ve anlayışsız biri olduğumu savunurlar, ben ise daha fazlasını. Ama herkesin bir yolu varsa onu o yola sokacak nedeni de vardır. Her zaman bunun öğrenilmesi taraftarıyım.

Özümü sadece ailem bilir. Anneannem ve annem. Onların dışındakilere nasıl bir imaj çizmişsem öyle tanırlar. Ben bu çizdiğim karakterlerin neresinde kalıyorum bilmiyorum ama içimde bir yerlerde insana dair en ufak bile sevgi beslemeyen bir yanım var. Ve bundan nasıl kurtulurum, hiç öğrenemedim.

Yirmi yaşındayım. Nasıl bir çocukluk geçirdim bilmiyorum. Çünkü on iki yaşında, bir trafik kazasında hafızamı kaybettim. Çok zor oldu toparlaması, devam etmesi çünkü belirli bir yere kadar yaşadıktan sonra sanki hayat bana, "yandın, tekrar başla." demişti. Kaldığın yerden devam edemiyorsun çünkü seni o ana kadar yaşadıkların getirmiş, nasıl kaldığın yerden, tökezlemeden devam edebilirsin? Edemiyorsun. Arkadaşlarınla yeniden tanışıyorsun, anılarını hafızanda yeniden oturtmaya çalışıyorsun, içinde bulunduğun hayata yeniden alışmaya çalışıyorsun.

Yeniden doğmuş gibi hissediyordum ilk zamanlar, daha sonra alıştım, yaşadım. Daha güzel anılar biriktirdim, çok güzel insanlar tanıdım. Sevdiklerimi daha çok sevdim. Hayat aklımdan neyi silmişse, tekrardan o kadar anı kazıdım oraya.

Şimdi her şey biraz daha kolay, kendimi eksik hissetmiyorum en azından. Ne yaşadıysam yine yaşarım, ne kazanmışsam yine kazanırım, kaybettiysem de onu hatırlamamam daha iyi benim için diyorum. Çünkü belki de benim için bu ödüldü. Uzun zamandır böyle diyorum buna.

Üniversite ikinci sınıftayım. Annemin isteği hukuk okumamdı, anneannem öğretmen olmamı istedi ama benim gönlümde yatan güzel sanatlar okumaktı. Şarkı söylemeyi ve resim yapmayı kendimi bildim bileli hep sevmiştim çünkü. Ne de olsa insan kendini iyi hissettireceği yerlere yönelmeli, aksi bir hayat çekilemez çünkü.

Hayallerim arasında bir dans okulu açmak, insanlara dans etmenin de çok başka ve muazzam bir dili olduğunu göstermek vardı. Kendi odana girip, bir müzik açıp dans etmek de buna dahildir tabi. Ama o kadar farklı dans çeşitleri vardı ki, onlarla tanışmak bir insanla tanışmaktan daha çok işime yaradı. Daha önce dansa bir duvarla yaklaşıyordum ama buna başladıktan sonra nefes almanın farklı bir yolu olduğunu görmüş oldum. Birkaç ay gittiğim dans okulu, bizim grup ve sınıflar haricinde hiçbir ortamda dans etmemiştim ve anonimin bunu görmesine oldukça şaşırmıştım. Tabi siz şimdi diyeceksiniz ki, "belki senin grubundan veya sınıfından?"  Ama yok, bu ihtimalin hiç olmadığını göreceğiz zaten.

Evet anonim demişken... Bu son iki haftadır hiç iletişim kurmamıştım onunla. Anneanneme geldiğimde dış dünyayla bağımı kesiyordum. Zaten ne konuşacaktım ki onunla? Bir saçmalıktan ibaret olduğunu zaten biliyordum. Eh tahmin etmek zor değil, karşıdaki iyi biri olsaydı ne diye anonimden yazsın?

Telefonumu açar açmaz ondan gelen bildirimler ekranda gülümsüyordu bana.

*

34 yeni mesaj.

mavininkıyısı: umarım bütün bu zamanın bir açıklaması vardır.

Son mesaj buydu kıyıdan. Telefonu yatağın üzerine atmadan önce haber vermeyi istedim.

alesiaulu: uzaklaşmıştım. merak edilecek bir şey yok.

mavininkıyısı: merak edilecek bir şey yok.

mavininkıyısı: öyle mi.

mavininkıyısı: 16 gün oldu.

mavininkıyısı: hiç kimseye haber vermemişsin. hiç kimseye. sizinkilerin karşısına çıkacaktım artık.

mavininkıyısı: tek bir mesaj atmak bu kadar zor muydu.

alesiaulu: bunu ara sıra yaparım ve hiç kimseye hiçbir şey demeden yaparım

alesiaulu: bu kadar sıkıntıya girmene gerek yoktu

alesiaulu: ve benim yakınım pek yoktur anonim, sen de benim tanımadığım birisin ve sana neden bilmiyorum, güvenmiyorum.

mavininkıyısı: harika.

alesiaulu: o yüzden

alesiaulu: dalgana bak.

mavininkıyısı: tamam.

*görüldü.*

Tamam. Bu kadardı sanırım, pekâlâ beni uğraştırmadan kendi bitirmişti işte.

gülüşüne yakılan bütün şiirler adına • yarı textingWhere stories live. Discover now