1.1

1K 81 1
                                    

"Ne zamandır sevgilini saklıyorsun, Alesya?"

Bu, Sertap. Aramız mükemmel olmasa da bizim gruptan iyi anlaşabildiğim tek kız. Hayır, aslında ben gayet ılımlıyım onlar kendileriyle bile anlaşamazlar... Her neyse. Okulda ilk dönem olaylarım patlak verdiğinde yanımdan hiç ayrılmadı, istemesem bile benimleydi o yüzden yeri diğerlerinden farklıdır. Aynı yaştayız, kıvırcık uzun saçlara ve okka bir burna sahip, şanslı yani. Harika piyano çalar ve sesi de oldukça güzeldir. Maddi yönden, ailevi yönden sıkıntı yaşamayan ama bununla hiç övünmeyen birisi.

"Ne sevgilisi kızım ya?"

Tepkiye bakın. Gerçekten bir sevgilim olmuş ama salağa yatmam gerekiyormuş gibi tedirgin oldum. Kitabımın üzerinde hâlâ duran papatya da beni destekliyor.

"Ne sevgilisi öyle mi, bu ne madem?" Sertap bana inanmamaya devam ederken kitabımın üzerinden hızla alınan ve havada sallayan ele ilişti gözlerim.

"Bu gerçek olamaz ya."

Ah, bu da Fiko. Yani Fikret.

"Senin mi bu?" Diyor baygın bakışlarla.

"Kendi içinde ters döndü gözlerim."

Grubun en komik ama komik olduğunu asla farkında olmayan bir tip. Bilirsiniz böyle insanlar daha komik olurlar. Ayrıca çok delikanlı ve sağlam bir kalbe sahiptir. Hafif uzun boylu, esmer ve yakışıklı olan Fikomuz biraz da arabesk bir adamdır, sanırım en sevdiğim özelliği bu.

"Bir sakin olun be, durun bir. Sandığınız gibi değil tabiiki. Sevgilim falan yok, hoşuma gitti kopardım ben de. Her papatyası olan sevgili mi yapmış oluyor? Kafalara bakın."

Evet umarım yeterince inandırıcı olmuştur çünkü içinde bulunduğum durumu size izah edemem arkadaşlarım. Aslında tabiki kitabımın arasında bir çiçek bulundu diye sevgilim olduğunu düşünmüyorlar, son zamanlarda anonimden gelen mesajları geçiştirdiğim ve kaçamak bakışlarla onu aradığım için bundan şüphe ediyorlardı. Ama açıklamamı yaptıktan sonra suratlarındaki o şüpheci tavrı silebildiğimi gördüm.

"Yani öyle bir ihtimal de var gerçi." Sertap bunu söylerken araya diğer üçüncü grup üyemiz dahil oluyor.

"Her şeye inanırım, Alesya'nın sevgilisi olacağına inanmam."

Harika. İnandığı şeye bakın, sanki insan yiyoruz. Erkek düşmanı mıyım oğlum ben? Bu arada bu da Furkan. Nereden başlasam bilmiyorum fakat onu ilk tanımaya başladığımda fazla zeki olması dikkatimi çekmişti. O konuştukça insanın dinleyesi geliyordu, kendini bu zamana kadar manevi yönden beslemiş birisi olduğu belli oluyordu. Satranç turnuvalarında çok ciddi başarıları var, vaktinin çoğunu ya kitap okuyarak ya da resim çizerek geçiriyor. Asosyal birisi diyemem ama bizden başka arkadaşı olduğuna da pek rastlamadım. Yani benim değil senin sevgilinin olma ihtimali daha az Furkancığım!

"Yine sabah sabah harika tespitlerinle gözlerimi yaşartıyorsun. Neden olmasınmış?"

"Ha var yani?"

"Hayır ama olabilir?"

"Çok düşük bir ihtimal."

"Niyeymiş?"

"His."

Herkesin bildiği ama benim bilmediğim bir şey var sanırım kendimle alâkalı. Hismiş.

"Alt tarafı bir papatya kopardık mevzu nerelere geldi. Hadi gitmiyor muyuz derse? Kaan, Aslı ve Dilşah nerede bilen var mı?"

Okulun bahçesinde ilerlerken Fiko benim yanımdaydı ve sorumun cevabını bilmediğini anladığım şekilde dudaklarını büzdü. Gözüm Sertap'a kaydı.

"Dilşah yoldaydı en son, Aslı yine Yiğit'in yanındadır, Kaan hakkında hiçbir fikrim yok."

"Kaan iyice dağıttı," dedi Furkan sitemkâr bir şekilde.
"Konuşmuyor da adamakıllı. Eskisi gibi değil, böyle nereye kadar devam edecek?"

"Üzerine gitmeyelim, kendi muhakkak iyi hissettiğinde gelecektir." Dedim okulun basamaklarını çıkarken.

Kaan'ı okuldan önce dans kursundan tanıyordum. Orada pek konuşmayan kendi halinde biriydi. Dansın onu iyileştirdiğini ve kafasını dağıtacak en etkili yol olarak tanımlardı. Annesi ve babası o daha çocukken ayrılmışlar, o da annesiyle kalıyor, babasıyla yılda birkaç defa görüşüyordu. Onu tanıdığımdan beri bir kıza aşıktı, ismi Yasemin. O da özel bir üniversitede psikoloji üçüncü sınıf okuyordu. Yasemin'i iki kez gördüm ve cidden güzel bir kızdı hatta Kaan'ın ona olan sevgisini de biliyordu ama herhangi bir karşılığı olmadığını söylüyordu Kaan'a. Kaan ona kızmıyor aksine her zaman heyecanla onu anlatıyordu bizlere. Her seferinde sanki ilk kez aşık olmuş gibi, ilk kez görmüş gibi... Sonra Yasemin nişanlandı bir başkasıyla, yaklaşık iki ay önce. Zaten o andan sonra bize hiç bahsetmedi ondan. Ne ondan ne yarasından. Kaan'ı şimdi ne zaman görsem ondan önce içinde bastırdığı acılarını görüyorum.

Koridorda ilerken telefonumun titreyişiyle irkildim. İnstagram bildirimiydi, yani anonimdi. Etrafımdakilere çaktırmadan açtım mesaj kutusunu.

"Bugün dans edecek misin?"

Evet. Geç kalmıştı zaten. Dans ettiğimi bile nasıl gördü hiç anlamamıştım. Biz bize olduğumuzda birkaç figür yapmıştık çünkü.

"Hayır. Unut bunu."  Yazdım ve sadece birkaç saniye sonra yine yazdı.

"Neden :(  Bunu sürekli tekrarlamanı isterdim."

Kaşlarım çatılı bir şekilde ekrana bakıyordum. Kimdi bu? Ne olursa olsun merak duygusunu bastıramıyordum. Aslında böyle şeylerle alay eder, düşünmek bir yana umursamazdım bile. Ama bu sefer ilk defa aklımda yer eden bir anonim olmuştu. Yine güvenmiyordum, yine kestirip atabilirdim konuşmayı. Beklemek istedim, sadece beklemek.

"Seninle bir anlaşma yapalım."

"Bu işin içinde bir şey vardır kesin. Sana güvenemiyorum."

Gülesim geldi ama gülemiyorum, anonim olan sensin farkında mısın?
Yanıma doğru gelen Sertap'ı fark ettiğimde çaktırmadan son mesajı gönderip telefonu cebime koydum.

":) Duygularımız karşılıklı."

Sertap bir bana bir cebime bakıp daha sonra sınıfa yöneldi. Bir şeyler çevirdiğimi anlıyordu ama bunun olmaması için yeterince uğraşıyordum. Fakat eğer bunu anlarsa da ona anlatırdım. O denli saklanacak bir şey yoktu çünkü ortada. En azından ben böyle düşünüyordum.

"Anlaşma şu. Yarın öğleden sonraki küçük provamızı gelip izleyebilirsin. Ama karşılığında bana ismini ve seninle ilgili dürüst üç tane bilgi vereceksin. Ve tabii bunlar yine aramızda."

Ben bu anlaşma işini sevdim. Büyük ihtimalle adını vermeyecek ama olsun. Böyle böyle bu çocuğu bulurum diye düşündüğüm sırada mesaj geldi. Bu kadar çabuk mu, okuyup öyle reddetseydin?

"Kabul."  yazmış.
"Fakat bir şartım var."

Evet. Tahmin ettiğim gibi adını vermemek.

"Evet?"

"Bir prova hakkım daha olmalı."

Bu işte bir aksilik var. Adını vermek isteyen anonim mi olur? Kesin yalan yanlış bir isimle göbek adını falan verir bu. Ama sormayacağım. Bekleyelim görelim.

"Kabul. Bu işte kârlı çıkan ben olacağım biraz."

"Sanırım. Ama benim yerimde olsan bunu düşünmezdin."

"Nasıl?"

"Boşver."

gülüşüne yakılan bütün şiirler adına • yarı textingWhere stories live. Discover now