3.8

640 61 20
                                    

Herkese iyi akşamlar! Gecikmeli bir bölüm oldu, farkındayım bunun için kusura bakmayın. Kafamı toplayıp güzel bir bölüm yazmak istedim. Olaylar karışık ama oturacak zamanla, çünkü bunlar daha birazı. Beğenileri ve yorumları eksik etmeyin ki bölümler daha hızlı gelsin. Sizleri seviyorum hoş kalın, keyifli okumalar...

***

"Çünkü iyiliği bilmeyen bir kalp, yalnızca güzellikten ibaret olan bir adamı doğuramazdı."

Ertesi sabah uyandığımda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Yine aynı yerde yatıyor olduğumu fark ettim ve kalkmak için yeltendim ama sırtımdaki farklı bir ağrı, bunu biraz da olsa engelliyordu. Doktorla son konuşmamızdan sonra onu bir daha görmemiştim. Birkaç kere bizim çocuklar gelip gidip beni kontrol etmişlerdi sadece. Geceye doğru da bir kez babamın geldiğini hayal mayal hatırlıyordum. Ama anonim hiç gelmemiş olmalıydı. Sol taraftaki koltuğun üzerinde duran çantama uzandım, telefonumu kontrol etmek istiyordum. çantayı alıp kucağıma koydum ve telefonumu aramaya başladım, anonim eğer beni aramışsa ona geri dönüp bütün bu olanları anlatacaktım. Belki o gelip beni bu durumun içinden alırdı öyle değil mi? Telefonu çantadan çıkarıp ekran kilidini açtım ve beklediğim bildirimler için göz gezdirdim. Ama hiçbir sosyal hesabımda anonime dair bir bildirim yoktu. Üstüne üstlük beni arayıp sormamıştı bile. Telefonu hayalkırıklığıyla çantama fırlattım daha sonra çantamı da koltuğa...

Yataktan doğrulup gelen giden var mı diye kontrol ettim ama epeydir odama kimse de gelip gitmiyordu. Ayaklarımı hızla yere indirdiğimde terliklerimi de giyip yataktan kalktım. Gitmem gereken birçok yer ve konuşmam gereken birkaç insan vardı, burada zaman kaybı yaşıyordum. Müzik hocasıyla konuşmalıydım, Mirza'yla, hatta babamla bile. O beni neden incittiğini biliyor olmalıydı. Daha sonra ne pahasına olursa olsun anonimi bulmalıydım çünkü onu yalnızca ben bulabilirdim, çünkü o saklandığı yerden yalnızca benim için çıkardı, çıkmalıydı.

Kapıyı aralayıp dışarı çıktığımda da kapının önünde beni kimsenin beklemediğini gördüm. Herkes neredeydi şimdi? Annem normalde uyanır uyanmaz başucumda olurdu. Karşıda benimle konuşan doktorun odasını gördüm. Uzman Doktor Sevda Eroğlu, yazısı gözüme çarptı ve oraya doğru yürümeye başladım. Bir yandan da etrafıma baktığımda burasının normal bir hastaneden farklı olduğunu gördüm. İçerisi ahşap döşeme ve oldukça konforlu bir yerdi, etrafta kimse yoktu, bekleme koltukları veya etrafta gezen herhangi bir hasta bakıcı da yoktu. Kaldığım odanın tam çaprazında, kahverengi duvarda kocaman bir saat gözüme çarptı, hemen yan tarafta da çapraz inen merdiven vardı. Kafamı tekrardan sağa çevirdiğimde, doktorun odasının yanında da yan yana iki oda olduğunu ama üzerlerinde ne odası olduklarına dair bir şey yazmadığını gördüm. Hemen sağ tarafımda da büyük iki pencere vardı, buradan dışarının tek manzarasının dağ olduğunu görebiliyordum.

Sanırım burası özellikle getirildiğim bir yerdi. Doktorun soy adından da babamın iş ortaklarından biriyle bir bağlantısı olduğunu anladım. Gerçekten adıma endişeleniyor olmalıydılar, yoksa babam benim için kılını kıpırdatacak son insan bile değildi. Doktorun kapısına ilerlediğimde kapının aralık olduğunu fark ettim, burada değiller miydi? Çıkmış olsalar bana da haber verirlerdi. Tekrar geriye dönüp ilerleyeceğim sırada gözüme çıktığım odanın kapısındaki yazı çarptı.
"Özel muayene odası."
Sonra kulağıma tanıdık ses geldi.
"Beni az çok tanırsın Zeliha," bu ses benimle konuşan kadının sesiydi, şu anda da annemle konuşuyordu.
"İşimi ne denli ciddiye aldığımı ve hasta bilgilerini gerekirse ailesiyle bile paylaşmadığımı... Ama sizin durumunuz biraz farklı." sonra birden derin bir soluk alıp verdi.
"Ama Alesya için gerçekten endişeleniyorum."

gülüşüne yakılan bütün şiirler adına • yarı textingWhere stories live. Discover now