3.4

623 60 7
                                    

Merhabalar, bu aralar bölümleri sık sık vermeye çalışacağım ki olaylar birbirinden kopuk olmasın. Yorumları ve beğenileri eksik etmeyin. Uzun bir bölümle sizleri baş başa bırakıyorum, keyifli okumalar!

"Bir şeyler oluyordu, ama sanki bunları karşıdan izliyor gibiydim."

*

**

"Uyanıyor, uyanıyor..."

"Kaan gelin gelin, uyanıyor."

Birkaç anlamadığım fısıltı.

Ve kafamda daha önce hiç yaşamadığım bir ağırlık.

Demir gibi ağır göz kapaklarımı açıp kapatıyorum. Tepemde tanıdık olan florasanlar açık, öyle ki gözlerim bu ışıktan rahatsızlar. Sağ yanımda annem var, hemen yanında Kaan, Furkan, Sertap... Sol tarafa bakıyorum; Aslı, Fiko, Dilşah... Sol kolumda hafif bir iğne sızısı kendini belli ediyor. Neden hastaneye gelmiştim?
Ayaklarımda bir uyuşukluk vardı fakat bunu umursamayacak kadar halsizdim.
Herkes benden bir şey duymak istiyordu, hiçbir şey söyleyecek dermanım da yoktu. Neden buradayım diye sormak istiyordum ama biliyordum ki, ağzımı açsam bile dilim dönmeyecekti.

En sonunda "N-N'oldu?" diye sorabildim sadece. Umarım anlaşılmıştır diye düşündüm çünkü bir kez daha söyleyemeyecektim.

Anlıyordu Fiko. O hep anlardı zaten.

"Hiçbir şey." diyordu ama. "Yorgun düşmüşsün güzelim, bir şeyin yok."

Yorgun mu düşmüştüm? Ne yapmıştım ki? Dans etmiştik en son, ama hayır o kadar yorulmamıştım ki. Anonim neredeydi acaba... Daha doğrusu telefonum neredeydi?

Evet... Aklıma direkt telefonum geldi ve sadece ismini söylemekle yetinebildim. Annem koltukta duran çantamı açıp içindeki telefonu bana uzattığında Kaan beni izliyordu.

"Uyanır uyanmaz direkt aklına telefon nasıl gelebiliyor?.. Bir nefes alsaydın ya Alesya'cığım."

Onun hemen ardından Fiko söylenmeye başlıyordu.

"Kızım biz buradayız kim mesaj atacak sana?"

Tabi ki kimseye verecek cevabım yoktu ama göz devirmeyi de ihmal etmiyordum. Ama onlar halâ büyük bir ciddiyetle beni izlemeye devam ediyorlardı.

Telefonuma ne bir mesaj ne bir arama gelmişti. Kaşlarımı çatıp ekrana bakakaldım. "Nasıl yani?" diyorum içimden. Hiç mi merak etmedi şimdi bu beni?

"Ne zamandan beri buradayım?" diye soruverdim anneme sonunda.

"Üç saat olmuştur." deyince, kaşlarımı çatıyorum. "Ne oldu kızım?"

"Hiç, merak ettim." diye cevap veriyorum.

Anonim biz dans ettikten sonra, henüz yoldayken bile bana mesaj atardı. Hatta olur da mesajına cevap vermezsem ikincisini atar, o da olmadı arardı. Üç saat boyunca beni neden merak etmediğini, neden burada yattığım sorusundan daha çok merak ediyordum. Evet, bu şartlar altında normal düşünmem beklenilebilir miydi? Hayır.

Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. Odanın kapısı açıldı ve içeriye babam girdi. İnanır mısınız, anonim girse bu kadar şaşırmazdım. 'Bu adamın burada ne işi var', bakışı attım anneme. Sanki beni hastanelik eden oymuş gibi... Annem de her zamanki, "Aptal olma, baban o senin." bakışını attı.

"Nasıl oldun?" diye sordu yanıma yaklaşıp.

"İyiyim," dedim ben de gözlerimi kaçırarak. "Halsizmişim."

gülüşüne yakılan bütün şiirler adına • yarı textingWhere stories live. Discover now