1.6

825 71 10
                                    

Sabahın köründe cebime sıkıştırılmış bir kağıt parçası.

Homurdanarak açtım. Anonimdi.

"Her defasında bunu yapamaz diyorum ve yapıyorsun. Sana ulaşacak hiçbir yer bırakmadın ama beni engelleyemeyeceğin bir yer buldum. :) Şimdi, hemen o engelin birini kaldır yoksa Nalan hocaya gidip yarışma için çok hevesli olduğunu ama sırf cesaret edemediğin için geri çekildiğini söyleyeceğim. Sadece yarım saatin var, kendini her an provalarda bulabilirsin!
-Anonim bozuntusu."

Harika. Güne yine mükemmel bir başlangıç yaptım. Sesimin güzel olduğunu nereden biliyordu şimdi bu? Ve beni tehdit ettiği şeye bakın. Nalan hoca beni yanına alırsa yarın bütün şehire halk konseri verdirirdi. Bunu cidden yapardı. Zaten eminim şu an canla başla yeni sesler arayıp duruyordur. Eline böyle bir fırsat geçerse yandım demektir.

Cebime hızlıca elimi attığım sırada çok kötü bir şey fark ettim... Telefonum yoktu! Evet, size direkt aklıma gelen seçeneği söyleyeyim: Anonim cebime notu bıraktıysa telefonu mutlaka fark ederdi ve etmişti de. Hatta mutlaka oradan engeli kaldırır yerine koyardı, zaten şifre falan yoktu telefonumda. Onun istediği, benim o yarışmaya katılmamdı. Tabi ya!

Şu anda da beni oyalamaya çalışıyordu. Kendimi birden okulun koridorlarında elimde hâlâ sıkıca tuttuğum kağıt parçasıyla koşarken buldum. Telefonuma da el koymuştu pislik herif.

Kalbim boğazıma doğru tırmanırken içimde yetişeceğime dair bir umut vardı. Ama okul o kadar büyüktü ki anonimin çoktan işini bitirdiğinden emindim, bir yerlerde keyifle beni izliyor da olabilirdi... Oysa yemekhaneye gidip geri gelmiştim ve bu sadece yirmi dakika sürmüştü. Hemen nasıl haberi olabilirdi?

Müzik sınıfının önüne geldiğimde nefesimi burnumdan almadığım çok belli oluyordu ve bacaklarım da sızlıyordu. Bunun acısı çok pis alınacaktı, şart olmuştu.

İçeri girmekle girmemek arasında kalırken kendimi bir an Nalan Hoca'nın karşısında buldum. Onun da beni bekliyor gibi bir hali vardı. Lütfen böyle bir şey olmamış olsun.
Geldiğimi fark ettiğinde arkasını dönüp bana samimi gibi görünen bir bakış attı. Küt siyah saçları ve gözlüklerinin örttüğü siyah gözleri vardı. Bakışları her zaman anlamsız derecede dikkatli olurdu ve bu insanı sinir ederdi. Yani herkesi etmese de beni ederdi işte.

"Ah, Alesya! Gel bakalım."

Ağzımı açmama fırsat vermeden devam etti.
"Demek şarkı söylemeyi çok seviyorsun ama bu konuda cesaretin yok... Hatta çok güzel bir sesin var ve bunu saklamak istiyorsun?"

Anonim... Seni elime geçirdiğim ilk yerde öldüreceğim.

"Hayır." Dedim hâlâ nefesimi düzene sokmaya çalışırken.
"Alakası bile yok. Bo- Şey... Kötü bir sesim var, sizi kandırmışlar."

Anlamsız bir kahkaha attı.

"Kandırmışlar mı? Beni kim kandırabilir? Çocuğun söyleyecek dediği tüm cümleleri söyledin resmen. Arkadaşın seni iyi tanıyormuş."

Gözlerim istemsizce açılırken yutkunmaya çalıştım.

"Arkadaşım..."

"Eh evet, öyle söyledi. Size sesinin çok kötü olduğunu ve benim sizi kandırdığımı söyleyecek dedi." Kaşlarım çatıldı. Sakinleşmeye çalıştığımda tatlı tatlı gülümsedim.

gülüşüne yakılan bütün şiirler adına • yarı textingWhere stories live. Discover now