6. BÖLÛM

1.3K 66 18
                                    

BURAK

     Tik tak saat 20.00. Artık en sevdiğim saatler 8.00 ile 20.00 çûnkû Nehir' i gördüğüm saatler.

Arkadaşlar yarım saat önce gitmişlerdi. Beni kırmayıp gelmiş ve tüm günü burada benimle geçirmişlerdi, çok iyiler ya.

Arkadaşlarım diyorum ama
" Sınırsızlar " yani grubun adı buydu ve herkes kolay kolay bu gruba glremezdi, ben seçerdim üyeleri. Tabi zorlama yoktu, teklif vardı. Evet buranın başı, lideri bendim. Aslına bakarsanız lakabımda NAM-I DİĞER SINIRSIZ. Neyse şimdi bunların bir önemi yok, önemli olan Nehir.

Nihayet çıkmıştı. Bakıslarım aşinası olduğum bedenle gezerken içimin mahvoldugunu hissettim.  Sevipte söyleyememek nasıl bir duygu tarifi yojtu. 

Her ne kadar uzaktan izliyor olsamda nasıl yorulduğunu, içinde kendimi bulduğum mavilerinden akan yorgunluğu görebiliyordum. Onun bu yorgun ve bitkin hali ise beni mahvetmeye yetiyordu.  Ah Mahmut ilk günden bu kadar yormamalıydın onu.

Yine onu takip etmeye başladım. Onu bu kadar sevipte sadece uzaktan görüyor olmak her ne kadar içimi acıtsada şimdilik sadece bununla yetindim. 

Bu sefer her zaman gittiği iş yerinin yakınındaki durağa gitmemesi her ne kadar şaşırmama neden olsa da belki bir kaç işi vardır diye dûşûnerek takip etmeye devam ettim.

Ağaçlık bir alan olduğu için saklanmam çok kolay oluyordu. Cafe tam çarşıda ama arka tarafı ağaçlarla bezeli bir yer ve cafeye en yakın durak burası olduğundan her ne kadar fazla tekin bir yer olmasa da Nehir hep burayı tercih ediyor.

Çııttt.

Ayaklarımın altından gelen sesle bakışlarımı yere çevirdiğimde bir dala basmış olduğumu fark ederek lanet etmeden edemedim. Kahretsin! Arkasını dönüp baktığında hızla ağacın arkasına yöneldim. İnşallah beni görmemiştir.

NEHİR

     Arkamda bir çıt sesi gelmesiyle hemen arkama dönerek sesin geldiği yöne odaklandım. Bir anda hayal meyal birini görmûştûm ama tam göremedim.

Neyse diyerek korkuyla önûme dönûp arkama bakma dûrtûsûne karşı koymaya çalışarak yoluma devam ettim. Korkmamaya çalışsamda korkuyordum ve kalbim yine yerinden çıkacak gibi olmuştu.

Son zamanlarda sürekli beni takip eden, izleyen birilerini görmek beni endişelendiriyordu. Acaba ben mi fazla paranoyaklaştım yoksa deliriyormuyum diye dûşûnmeden edemiyorum. 

Bugün biraz yürümek isteyerek yakındaki durağa gitmemiştim. Fazla yorucu bir gündü ama yine de yûrûyûp düşünmek istemiştim çünkü buna ihtiyacım vardı. Her ne kadar yorucu bir iş olsada işimden gayet memnundum. Bulaşıkları yıkarken tüm gün Sıla ile sohbet etmiştik yoksa o işler asla bitmez ve zaman geçmezdi.

Dağ gibi yığılan ve yığılmayada devam eden bulaşıkları bitirmek için çok hızlı çalışmamız gerekmişti. O köpûkleyip bana doğru koyuyordu ve bende sudan geçirip bezin üzerine koymuştum. Yıkadıklarımız birikince ise bezle kurulayıp dolaplara yerleştirmiştik. Hızlı ve uyum içinde çalışmıştık. Ne kadar yorucu olsada işimi seviyordum yani etrafımdaki insanlar sevdiriyordu işi. Bugün tekrar Esin'i görmemiştim ve doğrusu görmeyide isterdim çûnkû onu da seviyordum.

2 aydır o ikisinden başka arkadaşım yoktu. Eski arkadaşlarım artık yûzûme bile bakmıyorlardı.

Hava kararmıştı ama biraz daha yürümek istiyordum. Yürümek, temiz havayı içime çekmek gerçekten iyi geliyordy.

Bir anda karşımda 3 tane adam belirmesiyle olduğum yerde donup kalmam bir oldu. Bunlarda kimdi ve neden bana doğru geliyorlardı?

Kalbimin hızla çarptığını hissederken korkum göz ardı edilemeyecek safhadaydı ama her ne kadar mûmkûnse o kadar sakin kalmaya çalıştım. 

Yok canım hemen bi mânâ yûkleme ya, otarafa gidiyorlardır diye dûşûnerek kendimi rahatlatmaya çalışsamda biraz daha bana yaklaştıktan sonra kapı gibi önümde durmalarıyla bu kendimi rahatlatma işinin boşa gittiğini dûşûnerek korkmaya başlamıştım.

Şimdi bedenim korkudan zangır zangır titriyordu işte ve göz yaşlarım her ne kadar akmak için dirensede elimden geldiğince engel olmaya çalıştım.

Ortadakinin diğerlerine " hadi ya şunu kaçırmayalım " dediğini duymamla kalbimin küt küt atması bir oldu. Geri geri adım atmaya başladım ama sırıtarak iyice ûzerime gelmeye başladılar. Bu sefer hızlıydılar ve artık boğazımda oluşan yumru canımı yakıyordu. Beynim resmen donmuştu, ne yapacğımı bilemiyordum.

Bir anda içlerinden birinin kolumu tutmasıyla ancak çığlık atmayı aklıma getirebildim. Ben elinden kurtulmak için debelenirken diğer ikisi arkada sırıtıyordu. Ard arda savurduğum tekmelerde işe yaramıyordu. Gerçekten korkuyordum. Ya neden son zamanlarda bu kadar çok korku yaşıyordum? Bir anda arkamdan bir ses yûkselmesiyle adamlarla birlikte benim de bakışlarım aynı anda arkaya yöneldi.

- Bırakın kızı.

Bunu söyleyen bir erkekti. Beni tutan lafa atladı.

- Bırakmazsak nooluuurr.

İğrenç dişlerini ortaya serecek şekilde pis pis sırıtırken diğer ikisi bizim önûmûze yani o adamın önüne geçtiler. O adam sırıttıktan sonra diğer ikisini de tek hamleyle etkisiz hele getirdiğinde oha nasıl bu kadar güçlü olabilir diye dûşûnmeden edemedim.

Ben hem ağızım açık ona bakıyordum hemde beni tutan adamdan kurtulmaya çalışıyordum. Beni tutan adamda bayağı iri yarıydı, bileklerimi sıkmış tutarken bir yandan da beni çekiştirmeye çalışıyordu.

O bir anda yanımıza gelerek tek hamleyle adamın elini bileklerimden çektikten sonra peş peşe yumruk atmaya başladı. Zaten ilk yumruğu adamın yere serilmesine neden olmuştu.

Ben hem korkuyorfum hem de şaşkındım. Bir kaç adım geriledikten sonra korkudan haraket edipte kaçamadım, olduğum yerde kalakaldım. O kimdi? Benimi koruyordu şimdi? Beni kurtarmıştı aslında. Adamlar yerden kalktıktan sonra koşarak kaçmaya başladılar.

O ise önûme gelerek gûlûmsedi. Buğday renginde teni ve simsiyah saçları vardı. Saçının önû hafif uzundu, hani şu yana tarayıpta hava da bırakanlardan. Onun gözleri yeşildi bemkiler ise mavi. Uzun boylu boyuna göre biraz zayıf sayılabilinecek kilodaydı. Onu dikkatlice sûzdûğûmde ise gûnlerdir gördüğüm kapişonlu adam olduğunu anlamam da fazla uzun sûrmemişti.

- İyi misin Nehir?

Sesli boş sokakta yankılanarak kulaklarımı doldurduğunda sorusuyla afallamıştım. Beni nereden tanıyordu? Ah tabiki de tanıyordur ama kimdi bu?

+ İyiyim teşekkürler.

- Ben Burak bu arada.

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Donde viven las historias. Descúbrelo ahora