25. BÖLÛM

445 32 2
                                    

NEHİR

     Hava bugün harika gerçekten.

Yine koltuğun aynı yerine kurulmuş, kahve içiyordum. Nedense bugün canım epey sıkkın, pek keyfim yok.

Kardeşlerimi yaşlarına uygun bir oyun bahçesine yazdırmıştık. Sabah 9' da gidiyorlar ve 15.00' da geliyorlar, böylece bende rahat edebiliyordum yoksa onlara fazla zaman ayıramıyordum ve canları gerçekten çok sıkılıyordu.

Sanırım o gûn Duru haklıydı yani bu heyecanlanmalarımın başka bir açıklaması olamaz. Şimdiye kadar kendime itiraf edememiş olsamda sanırım hoşlanıyorum Burak' tan ama hâlâ emin değilim. O günden beri bu konuyu dûşûnmekten kafayı yiyeceğim zaten.

Omzuma dokunan bir el ile oturduğum yerde sıçrarken bakışlarımı kahve kupasından kaldırdığımda bir çift yeşil göz ile karşılaşmayı elbette beklemiyordum.

- Sana sesleniyorum, dalgınsın. Hayırdır? Pek keyfin yok bugûn.

Evet haklıydı, gerçekten dalgındım ve hiç keyfim yoktu ama nedenini tuhaf bir şekilde bende bilmiyordum. Onun sesi tekrar kulaklarımı doldurduğunda ona odaklandım.

- Tamam hadi gel dışarı çıkalım.

Ya of gerçekten bugün canım hiç birşey yapmak istemiyor. Of.

+ Canım hiçbirşey yapmak istemiyor. Sen çık.

Bakışlarından pes etmeyeceğini anlamıştım ama olsun şansımı denemeye devam edecektim.

- Olmaz hadi kalk. Aklımda süper birşey var, eminim seninde hoşuna gider.

Tamam keyfim olmayabilir ama bu dedikleriyle epey meraklanmıştım, yani kim meraklanmazdı ki? Acaba fikri neydi?

+ Neymiş o?

Zafere ulaşmuş gibi sırıttığında epey moralim bozulmuştu ama hemen toparlanarak cevabını beklemeye başladım.

- Sürpriz olmasını istemiştim ama neyse lunaparka gidiyoruz hadi. İtiraz istemiyorum.

Lunapark mı? Canım her ne kadar hiç bir şey yapmak istemese de lunaparka hayır diyemezdim ama yine de yerimden kalkmadım çünkü istediğini ona vermeyecektim ama kimi kandırıyorum ki?

Burak benl zorla yerimden kaldırıp canımı acıtmayacak bir şekilde çekiştirmeye başladığında ûzerimdekilere bir göz gezdirdim. Siyah dar paça kot, hafif bol düz siyah bluz ve mavl kot ceket, saçlarımda salıktı. Evet dışarı çıkmak için hiç de fene değildi. Telefonumuda cebime koyduktan sonra Burak' ın beni çekiştirmesine izln verdim.

Saat daha erkendi ama kimin umrundaydı ki? Öğlen 13.00' da lunaparka gidilmez diye bir kural mı vardı?

Dışarıya çıktığımızda Burak' ın bir motorun yanına gidip kask takmasıyla şoka girmem bir oldu. Ne motorlamı gidecektik? Ağzım bir karış açık motora bakarken Burak bana döndü.

- Hadi gelsene.

Ya ben şaşkınlıktan ne yaptığımı biliyor muyum? İnanamıyorum ya motorla gideceğiz. Yüzüme tuhaf tuhaf bakarken dayanamadım.

+ Motorla mı gideceğiz?

Hafif sırıttığını fark ettim ama sonra hemen toparlanıp sorumu cevapladı.

- Ne o, korktun mu? Merak etme yavaş giderim.

Ya bu ne saçmalıyor? Korkmak ne alaka sevinçten ölüyorum şuan. Benim hakkımda gerçekten hiç bir şey bilmiyor.

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Where stories live. Discover now