11. BÖLÛM

889 57 9
                                    

NEHİR

     Ne kadar şanssızım.

Hayat gerçektende benim sandığım gibi değilmiş, kötûlûklerle ve pisliklerle doluymuş. Eskiden ne de güzel bir hayatım vardı. Tek derdim bugün ne giysemdi. Peki ya şimdi? Şimdi hayatın gerçekleriyle karşılaşmıştım. Annemle babamın ani ölûmûyle karanlıklaşmaya başlayan hayatım şimdi biraz daha karanlıklaşmıştı. Acaba daha ne kadar karanlıklaşabilir? Başıma daha neler gelecek? Artık çıldıracağım, kafayı yiyeceğim.

Bugün buradaki 4. günüm. Yarın bu Cihan denilen pislikle evlenecektim. Kaçmayı denemiştim tam iki kez ama başarılı olamamıştım. Hiç umudum kalmadı artıkve en önemli şey ise kardeşlerim hâlâ o evde. Onlara ne kötûlûkler yaptıklatını dûşûndûkçe ağlamam şiddetleniyordu.

O Burak denen adamı da o günden sonra bir daha görmemiştim. Görmeyi istiyor muyum onu bile bilmiyorum. " ne bekliyordun ki? Tanımadığın bir adamın gelip seni kurtarmasını mı bekliyordun? " dlyen beynim her zamanki gibi haklıydı.  haklıydı, beni kurtarmasını bekleyemezdim çünkü onu anımıyordum ne de olsa.

Bana ayrılan küçük oda da oturmuş resmen ölmeyi bekliyordum. O adamla evlenmektense ölmeyi tercih ederdim. Siyah perdeleri kapatmış, yatağa iyice sinmiştim. Karanlıkta dûşûncelerim tezelenirken korkum ve endişem her saniye artıyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu. Ah ben böyle bir çıkmazın içine nasıl girmiştim? Böyle bir hayatı hak edecek ne yapmıştım?

Aşağıdan çok kuvvetli bir şekilde " Nehir " diye bağırılmasıyla yerimde sıçradığımda o saniye kalp atışlarım anında hızlanmaya başlamıştı bile ve mûmkûnmûş gibi her saniye de hızlanmaya devam ediyordu. Bana seslendiğinde onu bekletmemem gerektiğini acı bir şekilde öğrendiğimden  korkak adımlarla yataktan kalkarak merdivenlere yöneldim. Korkudan hiç bir şey dûşûnemiyordum. Bana böyle her böyle ismimle bağırışında korkum katlanıyor, beynim donuyordu.

Onu görebileceğim bir noktaya gelince durduğumda onu görmemle korkudan bir an nefesim daraldı. Gözlerimi bu büyük salonda gezdirdiğimde  korku nedeniyle daha çok yaş akmaya başladı.

Masayı ve sandalyeyi devirmişti ve yüzü sinirden kıpkırmızıydı. Dişlerini sıkmış, sakin kalmaya çalışıyordu ama beceremediği her halinden belliydi. Şuan yanına gitmek ecelime susamaktı ama başka şansımda yoktu çünkü ben gitmesem o gelecekti. 

Korkakça yanına gittiğimde bir anda arkasına dönmesiyle yerimde sıçramam bir olmuştu.

Ben daha " ne oldu? " diye soramadan bana yaklaşıp sinirle saçımı eline doladı. O an resmen kalbim duracaktı. Güçlü bir çığlık atıp elinden kurtulmaya çalıştım ama nafileydi. Adamda öküz gücü vardı resmen.

Boşta kalan elini kaldırdığında ben daha " yapma " diyemeden yanağımda keskin bir acı hissettim. Yine vurmuştu işte. Hiç bir suçum yokken dayak yiyip duruyordum. Biri bu adama haddini bildirmeydi, iyi bir dersi hak ediyordu.

Saçlarım kopacaktı artık. Bir anda beni sertçe duvara doğru iktirdikten sonra yüzüme bile bakmadan direk kapıya yöneldi. Gözlerimden oluk oluk yaşlar akarken ve ufak ufak çığlıklar atarken kapıyı sertçe kapatmasıyla bir kez daha yerimden sıçradım. Gitmişti işte. Birine sinirlenip sonra beni döver sonrada böyle çekip giderdi. Yine kapının kilit sesini duyduğumda kaçamayacagımı anlamamla ağlamam daha da şiddetlendi.

Benim suçum neydi? Elimi yanağıma götûrmemle keskin bir acı hissetmem bir oldu. Göz yaşlarımdan önûmû göremeyerek zorla ayağa kalkıp banyoya ilerledim. Aynadan korkakça kendime baktığımda büyük bir şok dalgası benliğimi ele geçirmişti bile. Bu sefer öncekilere nazaran daha çok morarmış ve daha çok şişmişti gözûmûn altına yakın bir kısım. Ah o pislik herif.

Bu sefer buradan kaçmalıydım. Daha şimdiden böyleyse acaba evlenince neler olacaktı? Onunla asla evlenemem, lstemiyordum işte.

Hemen dış kapıyı gören pencerenin oraya koşupta dışarıya baktığımda arabasının orada olmadığını görmemle bir oh çektim. Arabayla gitmişti yani baya uzaklaşmıştır. Tüm camların kilitli olduğunu biliyorum ve bu yûzden tek şnsım camı kırmaktı

Gözlerimi salonda gezdirip camı kırabileceğim sert bir şey aramaya başladığımda nemli gözlerlmin şöminenin önûndeki odunlarda takılı kalmasıyla  hemen oraya koşup odunlardan benim kaldırabileceğim ağırlıktaki bir tanesini elime aldıktan sonra cama fazla yaklaşmamaya çalışarak sert bir şekilde cama fırlattım.

Tek fırlatışımda cam tuzla buz olurken Ufak bir çığlık dudaklarımın arasından kaçtı ama bu önemsizdi. Bu cam benim kurtuluşumdu.

Lanet olsun! Daha camın kırılmasının sevincini yaşayamadan hesap etmediğim  alarm sesi kulaklarımı doldurduğunda aybedecek bir saniyemin bile olmadığını fark etmemde bir olmuştu. Bu sefer bu lanet adamdan kurtulacaktım. Alarmı önemsemeyerek  camdan atlayıp dışarı çıktım ve nereye gittiğimi bilmeden koşabildiğim kadar hızlı koşmaya başladım ıssız sokaklarda.

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang