24. BÖLÛM

468 29 2
                                    

NEHİR

     Hayat ne kadar tuhaftı.

Hamuru yoğururken bir yandan da hayatı sorguluyordum, daha doğrusu kendimi.

O kurşun yağmuruna tutulmamızın üzerinden bir hafta geçmişti ve Burak' a daha yakındım artık halbuki ben ona soğuk davranma planları kurmuştum ama olmuyordu işte, ondan uzak duramıyordum. Hâlâ yakın olduğumuzda nedensizce heyecanlanıyordum ve kahretsinkl bunun farkındaydı. Belki de daha önce Mert dışında hiç bir erkeğe yakın olmadığım içindir.

Ha Mert demişken o yeni sevgilisiyle gayet mutlu, sosyal medyada fotoğraflarını görüyorum ve tabi magazin dergilerinde falanda. Resmen benimle para için sevgili olmuş, hemen arkamdan yeni sevgili yapmış oysa kl ben onu ne kadar çok seviyordum? Bu kadar çapkın ve kötü olduğunu bilseydim baştan onunla sevgili olmazdım. Pekl yeni sevgili yapması ve bu kişinin önceden en yakın arkadaşım olması benim canımı sıkıyormu? Tuhaf bir şekilde hayır, nedeninl bilmediğim bir şekilde artık umrumda değil, en azından ikisininde gerçek yûzlerini çok geç olmadan görebilmiştim.

Benim tek merak ettiğim ne yapacağımdı? Sonsuza kadar Burak' ın yanında kalacak halim yoktu ya? Gerçi yanında kalmayı da istemiyor değildim. Of ne saçmalıyorsun Nehir ya?

Zilin tiz sesl kulaklarımı doldurduğunda dûşûncelerimden sıyrılarak kapıya doğru baktım ama evde benden başka kimse olmadığından benim açmam gerektiğini fark edince ofladım çünkü ellerim hamurluydu.

Bugün grup buraya yemeğe geleceklerdi. Aslı ve Irmak, Efsun ve İzemle hayvanat bahçesine gitmişlerdi. Burak işinin olduğunu söyleyerek erkenden çıkmıştı ve Hande ile Duru bana yardıma geleceklerdi, şimdi gelenler de onlar olmalıydı.

Zil bir kez daha çaldığında tekrar oflayarak elimde kl hamuru leğene bıraktıktan sonra kapıya doğru yöneldim. Ellerim hamurlu olduğundan dolayı kolumla kapıyı açtığım da Duru
" selaaamm " diye bağırarak hemen bana sarıldı, bu neşesine hayranım. Ben de ona sarılmayı isterdim ama maalesef ellerimdeki hamurlar izin vermiyordu.

Hoş geldiniz faslından sonra onları içeriye alarak hep birlikte mutfağa yöneldik. Hande gözlerini etrafta gezdirdikten sonra şaşkınlığını belli ederek ağzı bir karış açık bir şekilde bana döndü.

- Nehir baya marifetliymişsin.

Diyerek tezgahın üzerinde kl sarmalara yönelip bir tanesinl ağzına attıktan sonra beğendiğini belli eden mıtıltılar çıkararak ağzındakl sarmayı çiğnemeye başladı.

- Valla ya. On parmakta on marifet. Nerden geliyor bu yeteneğin?

Bu sefer söz alan Duru' ydu. Ah tabi onlara aşçılık kurslarına gittiğimden bahsetmemiştim ve tabiki motor yarışlarına katıldığımdan da. Motor yarışında ûçûncûlûğûm vardı ama yasal olmayan yarışlar olduğu için ailemin bundan haberi yoktu. Ayrıca lisedeyken okul valeybol takımındaydım. Ailem müzik dersleride aldırmıştı ( piyano, keman, gitar ) ama hiç bir zaman bu kursları sevmemiştim çünkü müziği sevmezdim yani elbette müzik dinlemeye bayılırdım ama enstrüman çalmayı sevmezdim ve bu yûzden de kurs dışında asla çalmazdım. Ha bir de resim yapmaya bayılırım, özelllkle de karakalem, resim atölyelerine de bir dönem gitmiştim.

Bana cevap bekler gözlerle bakıyor olduklarını fark ettiğimde hâlâ cevap vermediğimi fark ederek dudaklarımı araladığım sırada tepeden sıkıca at kuyruğu yaptığım saçımın omzumu kaşındırması nediyle kafamı hafifçe geriye attım.

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Where stories live. Discover now