23. BÖLÛM

477 33 4
                                    

NEHİR

     İnsanlar ne kadar acımasız ve dûşûncesiz değil mi?

Dünya nasıl insanların birbirinin canını katledecek kadar acımasız bir hal aldı ki?

Tanımadığımız insanlar geliyor ve bizi kurşun yağmuruna tutuyorlar. Bu kadar kolay mı insanları öldürmek? Bu acımasızlıktan da çıkmış artık, vicdansızlık resmen.

Ben korkmuş bir şekilde kanepenin önünde yere eğilmiş ve başımı kollarımla korumaya almışken grup ne ara, nereden çıkardıklarını anlamadığım silahlarla çatışmaya girmişlerdi bile. Evet herkes, kızlar da dahil.

Silah sesleri kulaklarımı sağır etmişken; hayatımda bir kere bile elime silah almamış olduğumu ve atış yapmayı geçin silahın nasıl tutulacağını bile bilmediğimi düşünüyordum.

Evdeki herşey param parça ve delik deşik olmuşken ben ise sadece olanlara anlam veremez bir şekilde, bu savaş ortamını görmemek için. gözleriml sımsıkı yummuştum. Silah sesleri beni o kadar çok korkutmaya başlamıştı ki başımı korumayı bırakıp ellerimle kulaklarımı tıkayarak sesleri her ne kadar duymamaya çalışsam da pek işe yaradığı söylenemezdi.

Bu yaptığım haraket doğrumuydu bilmiyorum ama daha fazla o korkunç seslere dayanamazdım.

Kardeşlerim ûst kattaydı, eminim ki çok korkmuşkardır ve ben yanlarında değilim. Yanlarına gitmek istemiştim ama bunun tehlikeli olacağını söylemişler ve bu yûzden Efsun ve Hande üst kata çıkmışlardı. Şuan iyi olup olmadıklarını bilmemek beni çıldırtıyor. Onlara bir şey olursa ben mahvolurum, yaşayamam. Daha ailemin acısı bu kadar tazeyken bir de kardeşlerime bir şey olmasını kaldıramam, bu benim için çok fazla. Eğer kardeşlerim olmazsa hayatta yapayalnız kalırım ve ölmesem bile yaşayan ölûden farkımın kalmayacağına eminim.

Ben öylece gözlerim yumulu bir şekilde yerde otururken bir çift elin bileklerimi nazikçe tutmasıyla ufak bir çığlık atarak gözûmû açtığımda Burak' ın yeşilleriyle karşılaşmam ufak çaplı bir şoka girmeme neden olmuştu.

Burak ellerimi yavaşça kulaklarımdan çektikten sonra ancak kendime gelebilmiş ve çatışmanın bittiğinl farkedebilmiştim. Korkak bir şekilde gözlerimi etrafta gezdirdiğim de gördüğüm manzara daha da çok korkmama sebep olmuştu. Herşey param parça ve delik deşikti. Yer ise cam ve kırılan eşyaların kırıntılarıyla doluydu.

Ben hâlâ olayın şokunu ûzerimden atamamışken Burak nazikçe beni yerden kaldırmış sonrasında ise kendimi onun kolları arasında bulmuştum ve şaşırtıcı bir şekilde hlç blr tepki verememiştim. Zihnim resmen dûşûnmeyi bırakmış, donmuştu.

Burak beni yavaşça koltuğa oturtup bana bir bardak su uzatana kadar hâlâ kendime gelememiştim. Kendime gelebilmek için hafifçe silkelendikten sonra bardağa uzanıp bir kaç yudum içtikten sonra bardağı önûmdekl sehpanın üzerine bıraktım. Bu sûreçte Burak yanıma oturmuş ve saçımı okşayarak herşeyin geçtiğini söylûyordu.

Odada sessizlik hakim olmuşken benim hızlı ve kesik kesik nefes alış verişlerim odada yankılanıyordu. Korkudan resmen kalbim yerinden çıkacaktı. O silah sesleri korkunçtu ve odanın şuan ki hali... Korkumu anlatmaya kelimeler yetersizdi. Nasıl anlatabilirdim ki?

Kendime gelebildiğlmde ne ara karar verdiğimi bile bilmediğim bir şekilde bir anda ayağa kalkıp adımı seslenişlerinl umursamayarak üst kata kardeşlerimin olduğu odaya yöneldim.

Hızlı bir şekilde merdivenleri çıkarken iyl olmaları için dualar ediyordum. Merdivenleri çıkmış ve saniyeler içinde açık kapıdan odaya girmiştim ki gördüğüm manzara bir nebzede olsa rahatlamamı sağlamış ve azda olsa endişeml gidermişti ama yine de deli gibi korkuyordum. Her ne kadar hâlâ olayın şokunda olsam da kardeşlerim daha önemliydiler.

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Where stories live. Discover now