25. Bölüm "BEŞ DAKİKA"

101K 3.8K 404
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


25. Bölüm "BEŞ DAKİKA"

🎼

Ben, işlemediğim bir suçun cezasını en ağır şekilde öderken o, hiçbir ceza ödemeden suç işlemeye devam ediyordu; bedel ödediğini iddia ederek. 

Soğuktan titreyen bedenimi ısıtan gözyaşlarımla, geceyi geçirdiğim koltuktan kalkarak yavaşça doğruldum.

Yarı çıplak bedenim, belli aralıklarla sarsılma nöbeti geçirirken, Aybars da geceyi geçirdiği koltuk tepesinde aniden gözlerini açarak bakışlarımızı buluşturdu. 

Vücuduma korkunç bir ürperti yayan bakışlarından hızla gözlerimi kaçırdım. Ben sesimin çıktığına dahî emin olmazken o, gece boyu hiç uyumamış gibi tok bir sesle yerinden doğrularak üzerime doğru adımlamaya başladı.

"İki büklüm uyudun," dedi kuru bir sesle. "Bedenine olan işkencelerin sona erdiyse kahvaltı edelim, sonra da uyumaya odanda devam et."

"Bu evde benim odam yok." Dedim yüzüne bile bakmadan.

Sesim ve sözlerimle birlikte damarlarına nüfuz eden öfkesi hızlıca bedenini ele geçirirken parmaklarını çeneme sabitleyip başımı yukarıya kaldırdı. Ne gözlerine bakmama tahammülü vardı ne de gözlerinden kopmama.

Ağlamaktan kızarmış gözlerimi ilk kez görüyormuş gibi kısa bir durgunluk yaşasa da hızlıca kendini toparladı. Kaşları çatılmak üzere yeminliyken dudaklarından dökülen kelimelerinin yavaşlığı, sıktığı dişlerini açıkça belli ediyordu. 

"Önce karnını doyurup ilaçlarını alacaksın sonra sıcak bir duş alarak" düz bir tonda tuttuğu kelimelerinin, "Odanda," derken altını çizdi. "Uyuyacaksın."

Sarfettiği cümleler ona göre sıradan ve olması gereken şeylerdi. Çünkü biliyordu, o masadaki, o odada ve o banyodaki acılarımı. Biliyordu ve canımı acıtmak için yapıyordu hepsini. Harabeye dönen vücudumla yetinmiyor, psikolojimi de tamamen çökertmek istiyordu. Yaşadığım her şeyi tekrar hatırlatmak, istediğini alamazsa aynı şeyleri tekrar edeceğini anlamamı istiyordu. Düştüğüm çaresizlikten kurtulmayı başaran, göz pınarlarımdan süzülen ince bir gözyaşı hızlıca çeneme doğru yol aldı.

Parmaklarına bulaşan çaresizlik belirtilerimle elini yavaşça geriye çekti.  Sıkıca birbirine bastırdığı dudaklarıyla sert bir nefes vererek enkazını ardından bıraktı ve mutfağa doğru ilerledi. 

Buğulu gözlerimi kapatarak kucağıma düşürdüm bakışlarımı. Ağrılar içindeki vücudumdan çekinip yerimden kalkamıyor, kalktığım zaman nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum.

ONA İNANMA Where stories live. Discover now