54. Bölüm "SEVGİ İYİLEŞTİRİR"

65.9K 3.3K 1.6K
                                    

54. Bölüm "SEVGİ İYİLEŞTİRİR"
🎼

Kara gecem sonunda aydınlanmaya başlamıştı. Kan çanağına dönmüş gözlerim, sızlayarak karşıladı, yavaşça doğan günü.

Aybars hala gelmemişti. Belki de gelmişti ama yanımda yatmamıştı. Bu düşük bir ihtimaldi. Bahar, birlikte uyumamızı teklif ettiğinde, başımı olumsuz anlamda sallayarak reddetmiştim.

Tüm gece yüzüm pencereye sırtım kapıya dönük halde yatmıştım. Ağırlaşan göz kapaklarım, kızarmış gözlerimin tüm işkencesine rağmen uyuyamamıştım. Eğer Aybars eve gelseydi mutlaka duyardım.

Poyraz haklıydı, gelmemişti.

Yeni doğmaya başlayan gün ile odanın içindeki karanlık tıpkı hayatım gibiydi. Bir taraftan gün doğmak istiyor bir taraftan karanlığın lekesi kalıyordu.

Şu anda dünyanın en huzursuz insanıydım. Sessizliğin içindeydim ama beynimin içinde akıl almaz bir uğultu vardı. Uyumak istiyordum ama eksik olan bir şey vardı.

Altından kalkamayacağım bir ağırlık vardı üzerimde. Göz kapaklarımda asılı kalan korkunç görüntüler vardı. Tüm kötülükler üzerimdeydi. Olmayan tek şey buz kütlesine dönen tenimi ısıtacak sıcak tenin sahibiydi.

Artık onundan teni buz gibiydi. O da soğumuştu.

Boğazıma sıkıca sarılan bir el vardı. Nefes almamı güçleştiren, çırpındıkça beni derinlere gömen. Bir elimi yatağa bastırarak hızlıca yattığım yerden doğruldum.

Derin bir nefes aldım. İşkence çeken ciğerlerim asla rahatlamazken çıplak ayaklarımı yataktan sarkıttım. Deliriyordum sanırım. Gözlerim birbirine yapışıyordu ama uyuyamıyordum. İçimde sönmek bilmeyen bir yangın vardı. Evet, sönmesi ihtimalden bile değildi ama en azından harlı ateşini dindirebilirdim. 

Çıplak ayaklarımı yere bastırarak yataktan kalktım. Poyraz'ın benim için aldığı ilaçlardan bir tane daha içersem, belki rahatça uyuyabilirdim.

Sanki ayaklarımın altındaki zemin koca bir buz kütlesiydi. Her adımımda tenim ürperiyor, içimdeki ateşe zıt bedenimi çevreleyen soğuğun ortasında küçücük kalıyordum.

Yerde sürüklediğim adımlarımda ilerleyerek kaldığım odanın kapısının önünde durdum. Poyraz, dün yaşanan kötü olay sonrası beni Bahar'ın evine getirmişti. Eskiden olsa bu evi kendi evim gibi bilirdim ama şimdi yabancı bir evdeymişim gibi hissediyordum.

Çekingenlikle elimi yukarıya doğru kaldırdım. İnce parmaklarımı usulca kapı kulpunun üzerine yerleştirip kulpu aşağıya doğru bastırdım.

Henüz ne Bahar ne de Poyraz uyanmamıştı. Evin içinde ürkütücü bir sessizlik hakim olmuştu. Ya da ben artık her şeyden korkuyordum.

Parmak uçlarımda mutfağa ilerledim. Mutfak dolaplarından aldığım su bardağını avuçlarım arasında tutarken kulaklarımda uğuldayan sesle kaşlarımı çattım.

Zihnimde uğuldayan bir ses değildi bu. Bardağı usulca tezgahın üzerine bırakarak mutfak kapısına doğru ilerledim. Kapının kenarında durduğum anda üzerine çarpan kapı sesiyle yerimde sıçradım.

"Niye burada kalıyorsunuz?"

Gözlerimi dehşetle araladım. Elimi sıkıca dudaklarımın üzerine bastırıp, alışkanlık edindiğim kulak misafirliğine devam ettim.

"Bırak şimdi evi. Sen iyi misin?" Sakin çıkan ses, Poyraz'a aitti.

"O iyi mi? Konuşmamış hiç."

ONA İNANMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin