29. Bölüm "DOST"

83.7K 3.9K 659
                                    

29

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

29. Bölüm "DOST"

🎼


Tanrı benim için dilek tutacağım hiçbir yıldız yakmamıştı. Kayan tüm yıldızları hayatımın merkezine düşürmüş beni o parlak ışıkların sonsuz boşluğunda asılı bırakmıştı. Benim yıldızlarımı Aybars yakmıştı. Tanrı, Aybars'ın yaptığı bu iyiliğin karşılığını almak istediği gün beni ondan korusundu..

Gecenin ortasında kendim için oluşturduğum karanlıkta kalmıştım. Gökyüzünde tek bir yıldız bile yoktu. Odanın ışığı yanmıyor, karanlık, aldığım her solukta beni biraz daha derin çukurlarına çekiyordu.

Elimden tutan, gün yüzü için bana umut veren tek şeydi; karanlığımı bir nebze de olsa kırmayı başaran odanın tavanına, cam panelin etrafına yapıştırılan yıldızlar. Masalsı bir görüntü oluşturuyorlardı. Benim mutsuzluk içinde kaybolan masalıma bir sadaka gibiydi güzellikleri.

Bomboş baktım benim için yanan yıldızlara. Hissiz, öylesine bir yabancıya bakar gibi. Oysa çocukluk hayalimdi bu benim; gökyüzünü izleyebileceğim cam tavan ve asla sönmeyecek yıldızların parıltısı...

Soğuk bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. Sanki karşımda, kendi ellerimle öldürdüğüm ve ölümü oldukça hak eden bir ceset var gibiydi gülüşüm. Buz gibi, umursamaz ama gizlide kalan bir yanı yıkık dökük.

Bedenimde sıkışıp kalan ruhuma eziyet etmek isteyen bakışlarım, ahşap tavana dizili yıldızlardan sıyrıldı. Banyonun kapısına ulaştı.

Ben bir katil değildim. Ölümü hak edenleri öldürmeye gücüm yoktu. Üzerimdeki örtüyü yavaşça başıma doğru çektim. Bir kefenin beyazına sığınır gibi gizlendim örtünün altında. Ben bir kendimi öldürürdüm.

Dudaklarım kıvrıldı, kalbim usulca fısıldadı. Ölüm üzerinde bir iz, kalbinde bir leke, burnunda bir sızı bırakmasaydı, kalbin kimsenin akacak kanı için ağlamazdı.

Sıkıca birbirine bastırdım gözlerimi. Karanlığın beni içine çekmesini beklemedim. Ben atladım o karanlığa. Daha önce de yaptığım gibi. Bu Aybars'ın karanlığı değildi. Bu benim karanlığımdı...

Tüm gece boyunca süren karanlığın derinleşen eziyeti, gün ışıklarıyla beraber yerini tazeledi. Sıkıntıyla yüzümü buruşturarak yataktan doğruldum. Bedenimde sızı bırakan morluklar keskin bir acı ile kendini hatırlattı. Yüzüm bu kez acıyla kasılırken usulca yataktan çıktım. Adımlarım banyoya doğru ilerledi. Kapıyı aralamak için elimi kulpun üzerine yerleştirdim. Metalin soğuğu, aklıma düşen karelerde benim için bir gerilim filmi oluşturdu. Çaresizce o küvetin içinde çırpındığım anlar geldi gözümün önüne.

ONA İNANMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin