31. Bölüm "BOZGUN"
🎼
Uyandığımız da biterdi tüm kâbus, öyle değil mi?
Peki ben ne zaman uyanacaktım? Kaçıncı günde, kaçıncı ölümden dönüşte?
Gözlerindeki ölüm tutkusu, kana doymaz, uslanmaz bir katilin izlerini taşıyordu. Asla gülüşü tatmamış yüz hataları, zamanın acımasız etkisiyle taşa dönüşmüştü. Çatılı kaşları birleşmek üzere büyük bir çaba harcarken çene kemiklerini, yüzünü örten kirli sakallar dahî gizlemekte güçsüz kalıyordu. Her zaman dinç, her zaman avının üzerine atılacak bir yırtıcı gibi olması tüm benliğime korku salacak kadar güçlüydü.
"Siktiğimin kremi niye sürülmüyor!?"
Tok sesi yerimden sıçramam için oldukça yeterliydi. "N-ne zaman geldin?" Diye sordum sorusunu es geçip ona yeni bir soru yönelterek.
Bakışları üzerimden sıyıran örtünün açıkta bıraktığı kıyafetlerime kayınca kollarımı bedenime sararak kapattım kendimi. Ama o ne benim savunmamı önemsedi ne de beni vurmaktan çekindi.
"Kıyafetlerle yatılmayacağını hâlâ öğrenemedin mi?"
Bağırmıyordu ama sesi kulak zarımı titretecek kadar toktu. Ondan korktuğumu biliyor ve bundan sadistçe zevk alıyordu.
Yatağın ortasından yavaşça kayarak çıplak ayaklarımı yatağın kenarından aşağıya sarkıttım. Gözleri her bir hareketimi dikkatlice inceliyor, sanki bir açığımı bekliyordu. Sesli bir soluk vererek tüm gücümü bacaklarıma yükledim ve yataktan çıktım. Ne onun bakışlarına ne de kalın ses tonuna tahammülüm vardı. İlk kaçış yolum banyoydu ama adımlarım yeniden onun kulağımı delip bir bıçak gibi beynime saplanan sesiyle kesildi.
"Gün ışığından rahatsız olmamak için yatmadan önce fon perdeleri bile çekmeyi akıl edemiyorsun." Alaylı sözleri bu kez benim kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Omzumun üzerinden geriye dönüp ona bir cevap vermek istedim ama Aybars, tam gözlerimin içine bakarak yeniden araladı dudaklarını. "Aptal," dedi üzerine basa basa.
Dilim sustu. Onu küçümseyen tüm kelimelerim gözlerimden taşıyordu artık. Bakışkarımdan aldığı cevabın ardından sıkıntılı bir soluk verdi, ani bir şekilde kalktığı koltuktan sonra beni gerisinde bırakarak ağır adımlarla banyoya yöneldi, içeriye girdi.
Kapıyı özellikle açık bırakmış tam karşımda soyunuyordu. Üzerindeki buruşmuş, vücuduna tam oturan beyaz gömleğinin düğmeleri çözdü ve gergin omuzlarından sıyırarak banyonun bir köşesine attı. Elleri pantolonuna uzandı. Parmakları kemerinin tokasını çözerken buz parçasından koparılmış gözleri, kaybettiği bir avuç toprağın rengini taşıyan gözlerimle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
ChickLit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...