11.BÖLÜM

4.4K 369 50
                                    

Nerede bu telefon... Ne çabuk sabah oldu. Nevresimin içine girmiş. Kapan lanet alarm. Bu alarm sesini değiştirmeliyim çok gürültücü. Çok uykum var yataktan çıkmayı hiç istemiyorum. Havada kapalı zaten, odamda aydınlanmamış. Halam olmasa kesin bugün okula gitmezdim.

Hastayım desem halam inanır mı acaba? Hiç denemedim. Bugüne kadar okula hep gitmek istemiştim. Okulumu seviyorum. Selim ve Akif'le birlikte olmayı seviyorum. Sanırım Ömer yüzünden... Unut artık onu kızım. Daha okula gelmez o.

Belki de havadan kötü hissediyorum. Ne kadar karanlık, kasvetli bir gün. Üstelik soğuk ve bu durumda sıcak yatağı bırakmakta zor geliyor. Keşke gece sıcak oldu diye odamdaki peteği kapatmasaydım. Odamın kapısı açılıyor:

"Günaydın kuzum."

"Günaydın Hatice teyze." Yatağımın kenarına oturdu. Yüzündeki sevgi dolu tebessüm ile yanağımı okşuyor:

"Halan bu sabah kahvaltıyı odasına istedi. Acele etme emi, rahat rahat hazırlığını et öyle in kahvaltıya. Seninle şöyle güzel bir kahvaltı edelim baş başa emi güzel kızım. Senin sevdiğin şu kıymalı böreklerden yaptım."

"Ah Hatice teyzem. Ellerine sağlık." Ona sarıldım. Börek kokuyor:

"Deli kız sabah sabah bu gözyaşları da nerden çıktı. Kızarım ama gül bakalım. Hıh işte böyle benim güzel kuzuma gülmek yakışıyor. Birde duş al ter kokmuşsun."

"Tamam Hatice teyze."

Hatice Teyzem odadan çıktı. Kokuyor muyum gerçekten. Koltuk altlarımı kokladım. Evet, koltuk altlarım kokmuş. Canım hiçte banyo yapmak istemiyor. Soğuk... yorganın altı sıcacıktı. Şu peteği açayım. Sol tarafa çevirecektim. Tamam oldu. Halamda sıcağı seviyor. Şuna bak petek alev aldı. Şimdi banyo zamanı.

Yataktan kalktım ve odamdaki banyoya girdim.

***

Her sabah olduğu gibi Akif ve Selim'le otobüs durağında birleştik. Banyodan sonra kendimi daha yorgun hissettiğim için yürümek yerine otobüsü kullandık. Zaten okula kadar otobüste de uyumuşum. Okula vardığımızda Akif ve Selim ile giriş katında ayrıldık. İkisi daha fazla uyumak için evde kahvaltı etmediklerinden kantinde tost yiyeceklerdi.

Bende sınıfta müzik dinleyerek uyumayı düşünüyordum. Hem yorgunum hemde canım pek konuşmak istemiyor. Okulada zor geldim zaten.

Sınıfta kimse yoktu. Tabi erkenden okula geldik. Bu soğuk havada da o kadar yol yürünmezdi. Kesin hasta olurduk. Otobüsle gelmekle iyi ettik. Sınıf sıcak en azından. Boş sıralarından arasında yürüyorum.

Sene başında halamı kandırmakla hatamı ettik ne? Kışı hiç düşünmedik. Okula yetişemiyorum geç kalıyorum diye evden kırk dakika erken çıkmak sıcak havalarda iyi oluyordu, Akif ve Selim'le muhabbet ederek okula yürüyorduk ama şimdi soğukta otobüsü kullanınca da erkenden okulda oluyoruz.

Sırama oturdum. Dün kalemimi sıranın üstünde unutmuşum. İyice tembel öğrenci oldum. Çantayı sabahtan sabaha defter kitap değiştirmek için açıyorum. Hay Allah elim ayağımda tutmaz oldu; kalemi de düşürdüm.

Sıranın altına eğildim. Kalemde ta ileri en ön sıraya kadar gitmiş. Sınıf kapısından giren bir çift bacak görüyorum. En ön sıraya gelince bacaklar durdu. İyi eğildi kalemimi alıyor. Kemal galiba bu, baksana ayakları kocaman. Sıranın altından kafamı çıkardım:

"Teşekkür..."

Aman Allah'ım bu Ömer! Hayal mi görüyorum yoksa:

"Ömer?"

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Where stories live. Discover now