13.BÖLÜM

4.8K 439 65
                                    

Gözlerimi açtığım an hissettiğim ilkşey başağrısıydı. Kafamın içine beton dökülmüş gibiyim. Neredeyim ben? Yatakta doğruluyorum. Burası neresi... Yanımdaki etejerin üstünde kalp monitörü duruyor ama bana bağlı değil. Karşı duvarda küçük bir televizyon var. Televizyonda, odanın kırmızı kapısı da kapalı. Tek yataklı küçük bir hastane odasındayım.

Gözlerimi kapadım ve elimi anlıma koydum. Başım çok kötü dönüyor. Kavganın sıcaklığı ile hissetmemiş olmalıyım ama kafamı kötü vurmuşum galiba. Yatağa uzanıyorum.

Bugün günlerden ne? Kendimden geçmiş halde ne kadar yattım acaba? Telefonumda yok. Yanlış hatırlamıyor ya da rüya görmediysem Akif'te olmalı. Selim ona almasını söylemişti. Düştüğünde inşallah kırılmamıştır. Akif ve Selim neredeler ki?

Yoksa komaya falan mı girdim. Çok uzun zaman mı geçti? En iyisi daha fazla paranoyaklaşmadan kalkıp bir hemşire bulayım.

Yatakta doğruldum. Of başım çatlayacak. Sağ ayağımı yataktan dışarı çıkardım. Midem bulanıyor. Yok yapamayacağım. Biraz daha uzanmak daha iyi olur. Zaten koluma serum da başlamışlar, yürümek iyice zor olur. Hemşire çağırmak için düğme falan yok mu?

Odamın kırmızı renkli kapısı açılınca hızla başımı çevirdim. Kapı kolunu elinde tutan Akif duvara toslamış gibi durdu. İrileşmiş gözleri ile bana bakıyor. Oh buradalarmış:

"Oğlum Yağmur uyanmış lan!"

Akif koşarak geldi ve yatağıma sıçrayarak oturdu. Selim de gülümseyerek yanımıza geldi ve Akif'in kafasına vurdu:

"Lan Akif dengesizsin oğlum. Hasta yatağına öyle zıplanır mı hiç!"

"Ah, öküzün tekiyim lan. " Akif kalktı. Selim:

"Öyle zıplanmaz bakta öğren." dedi ve sıçrayarak yatağın kenarına Akif'ten beter oturdu:

"Vay ibne! Yine beni kekledin." Diyen Akif'te diğer yanıma oturdu. Ellerimi sıkıca tuttular:

"Nasıl hissediyorsun Yağmur?" Diye sordu Akif:

"Kafamı bir yerlere vurmuşum gibi hissediyorum." Gülüyoruz:

"Yağmur bu arada az önce doktorun ile görüştük çok kalın kafalı olduğun için şanslı olduğunu söyledi." Dedi Selim. Yine gülüyoruz. Onları çok seviyorum. Az önce içimi kaplayan soğukluğu, daraltıyı hemen dağıttılar. İlaçlardan daha iyi geliyor bu iki tatlı hergelem. Yavaşça doğruldum ve ikisine birden sıkıca sarıldım:

"Iyiki varsınız çocuklar. Sizi çok seviyorum. Bu arada ben hastanede kaç gündür yatıyorum?"

"4 ay 15 gün." Dedi Selim. Sessizlik oldu:

"Şaka! Daha yarım saat ancak oldu kız hemen bıktın mı?"

"Of Selim." Dedim ve omzuna vurdum.

"Ah kolum! Yarama geldi."

"Yaran mı? Selim ben öz..."

"Şaka yaptım!" Selim böğürerek gülüyordu:

"Eşek." dedim ve omzuna bu defa sert bir yumruk attım:

"İt herif." dedi Akif ve o da diğer omzuna yumruk attı. Selim kollarına vurduğumuz yerleri canı acımış gibi ovalarken üçümüz birden güldük:

"Üzgünüm çocuklar. Sizi de telaşlandırdım." Dedim. Selim elimi sıktı:

"Boşver Yağmur. Önemli olan senin iyi olman."

"Sen hiç canını sıkma, biz taş gibiyiz. Asıl sana birşey olsaydı..."

"Neyse Akif kardeşim kapatalım artık bu konuyu."

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ