18.BÖLÜM

4.2K 415 56
                                    

Yatağımda oturuyor ve karşımdaki elbise dolabımın aynasından bana bakan ve aptalca gülümseyen suratıma bakıyorum. Çok mutluyum. Çünkü az önce halam, küçük bir valizle evden ayrılmıştı. İşleri nedeniyle şehir dışına çıkacakmış. Bu gece ev bana kalıyor.

Telefonum titredi. Wattsap grubumuzdan olmalıydı. Komodine uzandım ve üzerindeki telefonu aldım. Haklıyım. Mesaj Dört isimli özel grubumuza gelmiş. Hemen birçok kalp ve gülücük emojisi attım.

Selim: Kız Yağmur, bu ne sevinç. Yoksa bokunda boncuk mu buldun?

Selim: Yani kakanda demek istedim. J

Akif: Oğlum sıçtın şimdi de sıvıyorsun.

Akif: Yani kaka yaptın sıvıyorsun, demek istedim. J

Yağmur: Tamam çocuklar kızmadım. Çünkü çok mutluyum.

Ömer'i de grubumuza dahil ettiğimiz için bizim çocukları dikkatli olmaları için uyarmıştım.

Selim: Niye kız?

Akif: Niye hanım efendi?

Selim: Şuna bak, görende beyefendi filan zanneder. Lan oğlum sen Hamzo'dan beş dakika önce doğmuş adamsın. Dürümcüde bokum geldi tuvalete gidem diyen sanki başkasıydı.

Akif: Kıskanç.

Yağmur: Çocuklar, beni dinleyin. Halam bu gece evde yok. Ev bana kaldı!

Selim: Yuhi!

Akif: Yuhi!

Selim: O zaman akşam sizdeyiz. Kop, kop.

Ömer: Çocuklar benim daha iyi fikrim var. Bu akşam benim eve gelmeye ne dersiniz?

Kafamı telefondan kaldırdığımda, karşıdaki aynada kocaman açılmış gözlerimi gördüm. Ailesi hakkında hemen hiçbirşey bilmiyorum. Ömer bu konularda pek konuşkan değildi. İnanamıyorum. Birkaç saat sonra Ömer'in evinde olacağız. Hazırlanmalıyım.

***

Halamın evinin ilerisindeki durağa yürüyorum. Akif ve Selim ile durakta buluşacağız. Üstümdekiler bu ziyarete pek uygun olmadı galiba... Belki anne ve babası ile bizi tanıştırabilir. Evet kont ve kazak çok sıradan oldu. Yapacak birşey yok, elbise dolabım boş neredeyse, en kısa zamanda alışverişe çıkmalıyım. Durağın karşısında durdum. Olamaz! Onlar takım mı giymiş? Hızlı adımlarla yolun karşısına geçiyorum. Akif gülümsedi ama gülümsemesi hemen soldu:

"Çocuklar bu ne hal!"

İnanamıyorum ya! İkisi de takım elbise giymişler. Üstüne birde ikisi de sanki benim inadıma hareket eder gibi saçlarına fönde çekmişler.

"Ne var ki halimiz de?" Dedi Selim. Arkası bana dönüktü. Durağın camındaki yansımasına bakıyor:

"Daha ne olacak, kız istemeye giden damatlar gibi süslenmişsiniz!"

"Eh yani sonuçta Ömer'in ailesi ile tanışacağız. Ne yani kont pantolon kazakla mı gitseydik?" Akif, Selim'i dürttü:

"Oğlum ne dürtükleyip duruyon! Yağmur şuna bir şey der misin?" Şuanda Selim'i fena halde boğmak istiyorum!:

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin