23.BÖLÜM

3.7K 290 62
                                    

Odamdayım ve masamın ardındaki sandalyede, duvardaki saatin tik tok seslerini dinleyerek Matematik ile boğuşuyorum. Dünkü kasvetli havanın aksine bugün dışarıda masmavi bir gökyüzü var.

Yok böyle olmayacak. Kuş sesleri, zemine vuran güneş, komşu bahçede oynayan çocukların cıvıltıları beni dışarı çağırırken Matematik ödevi falan yapamam. Şu pencereyi kapatayım. Halının püskülü yine sandalyenin tekerine takılmış. İşte kurtuldu. Sandalyeden kalktım. Pencereyi kapadım. En iyisi perdeyi de çekmek, karanlıkta daha iyi konsantre olurum. Perdeyi de çektim. Evet, böyle iyi oldu. Yoksa daha fazla dayanamaz bahçeye iner sezlonga uzanır kitap okurum. Masama geri oturdum.

Of yine x ve y'ler. Alt alta üstü üste yığılmışlar. o x'leri meydana getiren iki çubuğu bacaklarından tuttuğum gibi ikiye ayırmak, y'lerinde bardağa benzeyen kısımlarına sıçmak istiyorum. Bir garip hissettim. Sıçmak... insani bir durum ama iğrenç. Ah Şengül hoca, matematiğin bize okulda ettiği işkenceler yetmiyorcasına birde eve ödev veriyor. Çıldıracağım!

Of bunaldım. Kitabı yere attım. Gülümsedim. Oh geber matematik. Cep telefonumu aldım. Geçenlerde Akif, Selim ve Ömer ile birlikte, yoldan geçen küçük bir çocuğa çektirdiğimiz fotoğraf nerde? Sildim mi yoksa... buldum işte! Fotoğrafı yakınlaştırarak yalnızca Ömer'e odakladım. Parmağımı okşar gibi Ömer'e dokunduruyorum. Seni seviyorum Ömer. Kim ne derse desin katil sen değilsin. Olamazsın. Bunu tüm kalbimle hissediyorum.

Hayır olamaz! Telefon elimde hemen masadan kalktım. Odamın kapısını açtım. Dinliyorum. Evet, lanet olsun yanılmamışım. Zili çalıyor. Köpek miyim ben! Sakin ol Yağmur, lütfen sakin ol. Halam, Hatice Teyzenin izinli olduğu pazar günleri beni bu zili çalarak yanına çağırır. Halamdan nefret ediyorum! En iyisi bekletmeden yanına inmek. Kapıdan çıkarken durdum. Kalemi de yanıma alayım, dersin başından kalktığımı anlasın. Masadan basma kalemimi aldım ve odamdan çıktım.

Odama geri döndüm. Kapının arkasına yaslandım. Birazdan gidecek. Ev bana kalıyor. Hala elimde olan basma kalemi masanın üstüne attım ve dans etmeye başladım ama az önce sinirlenip yere attığım matematik kitabımın üstüne basınca, muza basmış gibi ayağım kaydı ve boğuk bir gümbürtü çıkartarak sırt üstü yere düştüm.

Kahkaha atıyorum. Mutluyum çünkü Halam öğlenden sonra şehir dışına çıkıyor ve yarın akşama kadar İstanbul da olmayacak. Hemen bizim çocuklara yazmalıyım.

***

Aralık perdeden ön bahçeye bakıyorum. Halamın siyah renkli lüks aracı bahçeden çıkıyor. Sonunda gitti. Şimdi ne yapmalıyım. Perdeyi kapadım. Komodinin üstünden cep telefonunu aldım. Bizimkilerden bir haber yok. Daha ne yapacağımıza karar vermediler galiba. Halamın şehir dışında olduğunu yazdığımda yapacak birşeyler buluruz, konuşuruz demişlerdi. Neyse evde yalnız olmanın keyfini çıkartayım önce birazdan ben yazar ne yapacağımızı sorarım.

Koşarak aşağı mutfağa indim. Buzdolabını açtım. İçini seyrediyorum. Halam evde olsa asla yapayacağım zevklerimden biri işte. Hepsini tatmalıyım. Bir tabak aldım ve buzdolabında ne varsa tepeleme doldurduğum büyük servis tabağı ile odama çıktım. Yatağımın üstüne bağdaş kurmuş önümde ki tepeleme dolu tabağı yerken televizyon izliyorum. Ağzım dolu:

"İşte hayat bu. Oh be." Dedim.

Mesaj bildirim sesi duyuldu. Ah sonunda karar vediler galiba. Telefonu aldım. Bizim Dört isimli wattsap grubuna yazılmış:

Selimyenge; Kop kop.

Buda ne demek? Akşama bir parti falan mı düzenleneceğiz yani? Birde görüntü dosyası göndermiş. Hemen görüntü dosyasının üzerine dokundum ve önce müzik sesi duyuldu; disko müziğiydi. Karanlık ekranda ışıklar peyda oldu ve görüntü sarsıldıktan sonra Selim göründü. Üzerinde konfetiler vardı:

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin