22.BÖLÜM

4K 369 67
                                    

Bu Tamer! Odama nasıl girmiş? Nereme bakıyor o? Hayır olamaz, ben resmen yarı çıplağım! Kollarımla kendimi sardım:

"Ah." Dedi donmuş gibi duran Tamer ve hemen elleriyle gözlerini kapayarak arkasına döndü. Bende eğilip yerden aldığım kazağımı kafamdan geçirdim:

"Tamer odamda ne arıyorsun?"

"Öncelikle dönebilir miyim Yağmur?"

"Dön." Tamer bana doğru dönerken, yere attığım montumu aldım:

"Seni merak ettim Yağmur, dün akşam defalarca aramama rağmen ulaşamadım. Bende bugün buraya geldim."

O konuşurken bende dolabımın kapağını açmıştım. Boş askılardan bir tanesine montumu asıyorum:

"Dün bana ulaşamaman normal. Çünkü okuldan geldikten sonra biraz yalnız kalmak istedim ve telefonu kapattım ama keşke buraya gelmeden önce arasaydın. Bugün telefonum sürekli açıktı." Dolabın kapağını kapattım. Yere bıraktığım içi abur cubur dolu poşetleri aldım:

"Gelmeden önce seni defalarca aradım ama sana yine ulaşamadım." Tamer'in yanına masaya doğru yürürken durdum:

"Nasıl ulaşamadın ama benim telefonum bugün sürekli açıktı. Arasaydın kesin duyardım. Bak göstereyim."

Poşetleri masanın üzerine bıraktım. Elimi arka cebime soktum. Nerde bu? Yoksa düşürdüm mü? Bir an kımıldamadan durdum. Düşürdüm galiba. Hızla elbiselerimdeki bütün cepleri yokladım:

"Olamaz!"

"Ne oldu Yağmur?" diyen Tamer'e cevap vermeden hemen dolabıma koştum ve montumu çıkarıp ceplerini hunharca karıştırdım. Montumu sertçe yere attım:

"Of ya! Lanet olsun. Neden tüm aksilikler beni bulmak zorunda."

"Neyin var Yağmur?"

"Telefonumu düşürmüşüm." Tamer kıkırdadı. Bu acayip beni sinir etti:

"Bakıyorum telefonumu kaybetmem seni çok mutlu etti."

"Ondan değil. Bak."

"Of Tamer, senden hiç beklemezdim. Bu üzgün halimle benimle hala dalga geçiyorsun."

"Sen bir gösterdiğim yere bak Yağmur." Dedi ve gözlerimi devirerek, parmağının gösterdiği yere baktım:

"Telefonum!"

"Evde unutmuşsun."

Telefonum yatağımın yanında komidinin üstünde duruyor. Az önce onu kaybetmiş olmanın acısını, korkusunu tattığım için sanki orada dursa başına bir şey gelecekmiş gibi hemen telefonu elime aldım. Arayan soran yok. Yalnızca Tamer 30 defa falan beni aramış. Tamer'in yanına vardım ve elimi koluna koydum:

"Özür dilerim Tamer." Gözlerini devirdi:

"Biliyor musun Yağmur çok iyi bir kızsın."

Gözlerini yüzüme dikti. Bakışları çok derindi ve utanmamak elde değildi

"Sen dün okulda değil miydin Tamer?" Dedim. Bu bakışlardan kurtulmak için yatağımın üstüne oturdum:

"Hayır. O gün biber gazından etkilendim. Astım krizim tuttu."

"Şimdi nasılsın? İyi oldun mu?"

"Gayet iyiyim."

"Ah Tamer teşekkür ederim. Benim yüzümden birde hastalanmışsın."

"Önemli değil Yağmur. Sen iyisin ya önemli olan bu."

"Bu arada odama camdan tırmanarak mı girdin?" Gülümsedi Tamer:

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Onde histórias criam vida. Descubra agora