29.BÖLÜM

3.6K 295 63
                                    

"Ben bittim çocuklar." Dedim ve somurttum. Yüzü ciddi bir ifadeye bürünen Selim:

"Ne oldu kız? Yoksa dolandırıldın mı?" Kafamı iki yana sallarken ağlamaklı ses tonumla:

"Hayır." Dedim. Akif:

"Yoksa halan mı öldü?" Ben cevap vermeden önce Selim:

"Oğlum halası ölse kız bu hale gelir mi? Sevincinden havalara uçardı." Dedi ve kısa bir an çatık kaşları ile düşünen Akif, Selim'e bakarak:

"Aslında haklısın." Dedi ve bende sorusuna cevap vermeme gerek kalmadığı için sustum ve düşüncelere daldım.

Bu konuyu yani halamın öleceğini bu zamana kadar hiç düşünmemiştim. Acaba Selim'in söylediği gibi sevinir miydim? Sonuçta halam öldüğü zaman özgür bir kız olacaktım ve eğer halam vasiyet hazırlayıp beni tüm mal varlığından men etmezse bütün serveti de bana kalacaktı. Bu servet ile de ölünceye kadar maddi sıkıntıya düşmeden rahatça yaşar giderdim ama sevineceğim konusunda pek emin değildim. Belki de üzülürdüm. Sonuçta halam bu dünya da sağ olan tek akrabamdı.

Eğer Ömer'in sesini duymasaydım, gelen Wattsap mesajı ile içine düştüğüm sıkıntılı durumdan nasıl kurtulacağımı düşüneceğime hala hayatta ve başıma dert olan halamın ölümünü düşünmeye devam edecektim. Ömer:

"Yağmur, ne olduğunu söyler misin?"

"Halam mesaj göndermiş." Akif:

"O zaman halan kesin ölmemiş." Selim:

"Valla mı? Acaba halanın ölmediğini nasıl anladın Akif'cim?" Akif:

"Mal mısın oğlum? Ölse nasıl mesaj atacak?" Selim ağzını ve gözünü sanki şaşırmış, hayrete düşmüş gibi kocaman açtı:

"Vay be, Akif sen olmasaydın bende köşedeki cami hocasına bir koşu gidip öteki dünyadan telefon mesajı atılabilir mi diye soracaktım."

"Selim, dalga geçmenin sırası değil. Bu önemli bir durum." dedim. Akif:

"Yani Yağmur demek istiyor ki, mal mal konuşma da işimize bakalım." Selim:

"Ha ha ha çok komiksin Akif'cim." Akif:

"Mal" dedi ve Selim gözlerini şaşılatarak özürlü gibi:

"Mal" diye Akif'in taklidini yaptı ama neyse ki Ömer araya girdi de sustular. Yoksa bu ikisi birazdan birbirlerini boğazlamaya başlarlardı. Ömer:

"Mesaj da ne yazıyordu?"

"'Neredesin? Ben geldim.' Yazıyordu." Dedim. Akif ve Selim birbirlerine baktılar ve aynı anda bana bakarak:

"Eyvah!" Dediler. Sonra Selim, Akif'in elini tuttu ve yanaklarından öpüp:

"Kardeşim az önce seninle dalga geçtiğim için özür dilerim. Yağmur eve dönünce halası onu kesin eşek cennetine gönderir. Artık senden ve Ömer'den başka dostum kalmayacak iyi geçinmemiz lazım." Önümde duran çay kaşığı Selim'e fırlattım:

"Alçak!" Sonra da ellerimi masaya vurarak:

"Of ya halam evden çok uzakta olduğumu anlayınca kesin beni eşek cennetine gönderecek." Dedim ve alnımı masaya vururcasına koydum. Bir kaç saniye sonra masaya birisi şiddetle vurdu ve sıçrayarak doğruldum. Akif sandalyesinden ayağa kalkmıştı ve masaya doğru eğik duruyordu. Çünkü bir eli -galiba vurduğu eli- masanın üstündeydi:

"Kimse Yağmur'u bizden ayıramaz! Ben babaannemle konuşurum ve Yağmur'u evlatlık almaya ikna ederim." Dedi ve sözü biter bitmez Selim ayağa fırladı ve Akif'in kafasına bir tane patlattıktan sonra:

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Where stories live. Discover now