16.BÖLÜM

4.5K 423 59
                                    

Kafama sarılı pembe havluyla banyodan çıktım. Güneş batmak üzereydi. Odamdaki tüm renkler solmuş, pencereden uzak kalan köşeler koyulaşmaya başlamıştı. Caddeye gören pencereden mor bir renk alan gökyüzünü bir parça görebiliyordum.

Başımdaki pembe havlu dışında çıplağım. Sıcak su bedenimi inanılmaz gevşetmişti. Keyifli hissediyorum. Odanın içi sıcacık ne güzel. Halam sıcağı seviyor. Biraz soğuk görmeye görsün hemen kombiyi yetmiş derecede açtırır. Dolabımdan aldığım külotu altıma geçirdim. Aynanın karşısında bedenimi inceliyorum.

Bacak kıllarımda çok uzamış. Külotlu çorap giyeli ağdayı unuttum. Balık ekmeğin üstüne tas kebabı pek ağır oldu. Hatice Teyzede kebabı ne yağlı yapmıştı. Bu mide ile sabahı nasıl edeceğim bakalım. Göbeğim mi çıkmış... yok şişkinlik olmalı. Gazımda var gibi, iğrenç. Of, ya kilo aldıysam? Yok ya iner bu... Yine de sabah kahvaltı da birşey yemesem iyi olur.

Yatağıma oturdum. Kitap mı film mi? Çok yorgunum, film daha iyi olur. Zaten yarısına gelmeden uyur kalırım. Odada iyice karanlık oldu. Bu saatleri de hiç sevmiyorum. İçim sıkılıyor.

Işığı yaktım ve telefonum çaldı. Ürkütüm. Hiç beklemiyordum. Ödüm koptu derler ya, aynı durum. Komodine yürüyorum. Benimkilerden biri olmalı. Kesin Selim'dir. Telefonu elime aldım. Kim bu şimdi? Açsam mı? Dolandırıcı falan olmalısın? Açmayacağım. İyi kapattı. Telefonu komodinin üstüne bıraktığım anda titredi. Ah mesaj attı. Kim bu ya? Telefonu komodinin üstünden aldım. Evet aynı yabancı numara bu, ne yazmış ki... Ah Ömer'miş. Ben Ömer. Yazmış. Çalıyor işte.

"Efendim Ömer."

"İyi akşamlar Yağmur."

"İyi akşamlar."

"Umarım rahatsız etmedim seni?"

"Yok. Bende öyle oturuyorum. Duştan çıktım. Film izleyecektim. Bir sorun mu var Ömer?" Neden bu kadar ayrıntıya girdim sanki.

"Sadece seni düşünüyordum. Sesini duymak istedim."

"Öyle mi!" Of neden bağırdım sanki? Ama çok hoş. Sesimi duymak istemiş.

"Nasılsın?"

"İyiyim. Sen şimdi ne yapıyorsun?" Dedim.

"Koltuğumda oturuyorum ve müzik dinliyorum." Yatağıma oturdum.

"Bende müzik dinlemeyi severim." Dedim.

"Ne tür müzikler dinlersin?"

"Duygusal müzikleri severim. Sözleri anlamlı olmalı. Peki sen?"

"Klasik ve Rock."

"Biri huzur verici diğeri gürültülü."

"Sevmez misin?" Dedi.

"Klasik müzik... bilmiyorum ama beni sıkıyor. Yani söz hiç yok. Rock bazen dinlerim." Dedim. Bu tıkırtı da ne halam mı yoksa? Yataktan kalktım. Kapıya yürüyorum.

"Yanlış parçaları dinlediğini düşünüyorum."

"Klasik müzik konusunda mı?" Dedim ve odamın kapısını sessizce araladım. Kısa koridor karanlıktı. Kimse yok.

"Evet. Doğru bir seçimle klasik müziği seveceğini düşünüyorum." Dedi.

"Bilmiyorum. Belki de haklısındır." Kapıyı kapadım. Midem gurulduyordu. Of, umarım Ömer duymamıştır.

"Arkadaş olma konusunda hala kararlı mısın?" Çalışma masama oturdum. Yüzü yanık bebeği elime aldım.

"Evet. Yoksa sen vazmıgeçiyorsun?" Dedim.

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu