28.BÖLÜM

3.9K 342 89
                                    

Okul çıkışında evden birkaç eşyamı aldık ve Ömer'in arazisine geçtik. Dışarısı soğuktu. Ömer karavanın tüm ısıtıcılarını açtığı için içeri sıcak olmuştu. Akşam yemeğini karavanda yiyeceğiz. Araziye gelmeden markete uğrayıp alışveriş etmiştik. Küçük mermer tezgahın üzerine poşeti boşaltıyorum. Ömer yatak odasında üstüne rahat birşeyler giyiniyor. Akif ile Selim siyah deri koltuğun üstüne oturmuş televizyon izliyorlar. Makarna ve köfte yiyeceğiz. Yanına salatada yapacağız. Bu da ne? Bizim çocuklara döndüm

"Bu su tabancasını hanginiz aldı çocuklar?"

"Ben aldım." Dedi Selim.

"Çok merak ediyorum Selim'cim akşam yemeğinde su tabancası hangi yemeğe lazım olacak?"

"Mal işte." Dedi Akif.

"Durun bir dakika, tabiki mantıklı bir açıklaması var. Yarın benim kuzenimin doğum günü ona aldım."

"Of Selim yarın alamaz mıydın?"

"Kızma Yağmur'um hazır gelmişken aldım işte." Gözlerimi devirdim. Domatesle marulu poşetten çıkarınca bir çift terlik gördüm:

"Peki bu terlikler Selim?"

"Valla terliklerle benim alakam yok. Kendilerini tanımıyorum."

"Şey... ben aldım lan onları."

"Neden Akif?"

"Valla benim bir suçum yok Yağmur. İndirime girmiş. 180 liradan 90 liraya düşmüşler lan. Dayanamadım aldım."

"Enayi kardeşim benim." Akif'in kafasına vurdu Selim.

"İtlik yapma lan." Selim kafanı kaçırdı. Akif ıskalamıştı:

"Tamam tamam özür kanka. Hadi maça odaklan." Dedi Selim.

"İki gol daha çakayımda aklın başına gelsin oğlum." Selim gülüyor.

"Bu arada o oyun kollarını bırakın. Playstation yok size." Dedim.

"Yapma Yağmur. Yemeğe kadar iki maç oynayacağız."

"Olmaz Selim. Sonra kavga ediyorsunuz."

"Valla etmeyiz. Lütfen Yağmur." Dedi Akif.

"Ama hırs yapmak, sinirlenmeye yok."

"Söz." Dedi Akif.

"Akif yirmi tane çaksada ağzımı açmam."

"İyi. Tamam o zaman. Fazla ses çıkarmayın."

Ömer yatak odasından çıktı. Onun gülümseyen yüzünü görmeye bayılıyorum. Siyah kısa kollu tişörtü ile çok yakışıklı görünüyor. Yanıma geldi. Akşam yemeğini hazırlamaya başladık.

Uzun bir akşam yemeğinden sonra bulaşıkları hep birlikte yıkadık. Hava iyice karamıştı. Masada oturmuş sarı renkli fincanlardan Türk kahvesi içiyoruz:

"Abi çok pis doydum. Yemekler harika olmuştu." Dedi Selim.

"Kesin iki kilo alırım bu akşam." Dedi ve hıçkırdı Akif.

"Oğlum sen koca danayı tek başına yesen yine kilo alman. Bu arada kahve güzel olmuş Yağmur. Eline sağlık."

"Afiyet olsun Selim."

"Yemek yapmayı bilmeyip kahve yapabilmende ilginç." Omuz silktim:

"Aman Selim, kahveyi suyu şekeri karıştırıyorsun işte."

"Melemende de yumurta biber ve domates karıştırıyorsun."

"Öğğk. Sus lan Selim. Hatırlatma. O ne pis melemendi. İçine sıçmışlar gibi."

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Where stories live. Discover now