33.BÖLÜM

3.5K 288 143
                                    

Okulun çıkış saati gelene kadar bir kafede oturduk ve çay, kahve içerek muhabbet ettik. Sonra da her zaman olduğu gibi otobüsle halamın evinin olduğu sokağa vardık. Selim, Akif ve özellikle Ömer'e sıkıca sarıldıktan sonra otobüs durağında onlardan ayrıldım ve halamın evine doğru yürüdüm. Kar yağışı kısa sürmüştü ama kaldırımlarda, çatılarda, ağaç dallarında öbek öbek kar birikintileri duruyordu ve esen rüzgar insanı titretiyordu.

Demir kapıyı açtım ve villanın bahçesine girdim. Evin kapısına doğru uzanan taşlı patikada birkaç adım atmıştım ki omzuma bir el dokununca tüm vücudum titredi:

"Ay!" Dedim ve hızla arkama döndüm. Tamer'i görünce elimi göğsümün üstüne koydum ve gözlerimi devirdim:

"Korkuttun beni."

"Kusura bakma Yağmur seni korkutmak istememiştim." Eğildim ve elimden yere düşen evin anahtarını aldım. Tozu toprağı gitsin diye anahtarın üzerine üfledikten sonra:

"Tamer burada ne arıyorsun?"

"Seni merak ettim Yağmur. Tüm okul seni konuşuyor, Sevda ve Emel denilen iki kızın seni hastanelik edecek derecede dövdüklerini söylüyorlardı. Hemen telefonunu aradım ama ulaşılamıyordu. Bende buraya geldim."

Çantamı biraz karıştırdıktan sonra telefonumu bulabildim ve ekranının siyahlığı ne kadar dokunsamda gitmiyordu; şarjı bitmişti. Ömer yanımda olduğu vakitler telefonuma hiç bakmazdım. Bu yüzden çantamın içinde kaybolmuş halde dururken sarjının bittiğini de fark etmemiştim. Telefonun ekranını Tamer'e göstererek:

"Şarjı bitmiş." Dedim ama Tamer beni duymamış gibiydi. Üzgün ve endişeli gözleri yüzümde dolaşıyordu. Emel ve Sevda'nın yüzümde bıraktığı izleri görmüş olmalıydı:

"Ah Yağmur böyle olacağı belliydi. Neden hala o çocukla arkadaşlık etmeye inatla devam ediyorsun anlamıyorum?"

"Sen neden beni bahçede bekledin? Evde kimse yok mu?" Tamer yanağıma dokunmak istedi ama yüzümü hızla geri çektim. Gülümsedi:

"Evin çalışanı kadın kapıyı açtı ama halanın evde olmadığını bu yüzden de eve beni alamayacağını söyledi." Sonra da Tamer tokamdan fırlayan bir tutam saçımı tuttu ve kulağımın arkasına yerleştirmek istedi ama hızla bir adım geriledim.

Tamer'in davranışları bugün bir değişikti. Fazla cüretkar ve küstah bir hali vardı. Onu daha önce hiç bu şekilde görmemiştim ama Hıçkırıp hafiften sallanınca bu değişikliğin nedenini anladım; Tamer sarhoştu:

"Tamer istersen başka bir zaman konuşalım. Sen şimdi evine git ve dinlen." Tamer elini omzuma koydu:

"Yağmur neden bana böyle davranıyorsun. Neden seni çok sevdiğimi anlamıyorsun."

Bir kaç adım geri çekildim ve Tamer'i fazla kırmayacak ama onu ikna edecek kadar sert bir uslupta:

"Tamer sen sarhoşsun. Ben şimdi halamın evine giriyorum. Sende evine git. Yarın okulda konuşuruz." Dedim ve arkama dönerek kapıya doğru taşlı patikada yürümeye başladım ama omzumu tutan eli beni hızlıca kendisine çevirdi.

Elleri beni kollarımdan tutarak kendine çekti ve vücutlarımız birleşti. Kısa bir an bana baktı ve yüzü yüzüme hızla yaklaşmaya başladı. Beni dudaklarımdan öpecekti! Bunu yapamazdı. Dudaklarıma değecek ilk dudakların sevdiğim adama Ömer'e ait olmasını istiyordum. Panikle:

"Dur yapma Tamer!" Dedim ama durmadı. Alkol kokan soluğunu yüzümde hissettiğimde artık çok geç olduğunu anladım ama yinede dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım ve gözlerimi kapatarak yüzümü yana doğru çevirmeye çalıştım.

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu