21.BÖLÜM

4.2K 374 38
                                    

Ertesi gün okul pek iyi geçmedi. Müdür sabah konuşmasında duyduğu üzüntüden bahsetmişti. Arka bahçedeki ağaçların yarısından çoğu hafta sonu kesilecekmiş. Daha açık ve görülebilir bir alan oluşturulacakmış. Kamera sayıları da iki katına çıkıyormuş. Emniyetin faili bulmak için özel bir ekip kurduğunu, o şerefsizin kısa zamanda yakalanacağını da söyledi.

Şimdi öğlen arasındayız. Okul binasından yalnız başıma bahçeye çıkıyorum. Pizzacının yarı yolunda telefonumu sınıfta unuttuğumu fark etmiştim. Onu almak için geri döndüm. Ömer pizzacıya yalnız başına gitmişti. Pizzalarımızı alacak, gençlik parkına gelecek. Akif ile Selim'i parka yollamıştım. Benim unutkanlığımın cezasını onlara çektirmek olmazdı.

Bahçe kapısına yaklaşıyorum. Lanet olsun, lanet olsun! Cansu bu. On adım önümde duruyor. Of bana bakıyor. Aldırma, görmemiş gib yap. Bakışlarımı kaçırdım. Tamam, şimdi yanından geçip... kolumu tuttu! Of bu kız benden ne istiyor! Cansu'ya döndüm:

"Nereye gidiyorsun canım?" Dedi.

"Bırak kolumu."

"Bırakmazsan ne olur? Sevgiline beni de mi öldürtürsün?"

"Ömer katil değil! Şimdi hemen kolumu bırak. Canımı acıtıyorsun." Kolumu çekiştiriyorum. Daha çok sıkıyor.

"Bırak kolumu dedim!" Birkaç kişi durmuş bize bakıyor.

"O kadar kolay değil! Öyle sevgilin milleti öldürecek sende kıçını sallayarak aramızda dolaşacaksın. Yok öyle yağma!"

"Of benden ne istiyorsun? Lütfen bırak beni." Etrafımızda küçük bir kalabalık oluşuyor. Gitmem gerekiyor.

"Benimle uğraşmayacaktın kızım!"

"Ya manyak mısın sen! Seni doğru düzgün tanımıyorum dahi."

"Görürsün şimdi. MAN-YAK!" Dedi. Kolumu sertçe çekti. Bahçeye döndü:

"Şu kaltağa bakın millet, hala insan içine çıkabiliyor!" Of lanet olsun! Herkes sustu. Bize bakıyorlar. Kalabalıkta çoğalıyor.

"Ne yapıyorsun sen, bırak beni!"

"Bir arkadaşımızı daha bu kaltağın sevgilisi vahşice öldürdü!"

Etrafımızı saran kalabalıkta ona hak veren başlar onaylar şekilde yukarı aşağı sallanıyor. Gitmeliyim, hemen bu öfke dolu kalabalığın içinden çıkmalıyım. Of bırakmıyor kolumu, hayır ağlamayacağım:

"Belki o çocuk bir psikopat olabilir ama bu kaltağın gayet aklı başında ve onun yalancı şahitliği yüzünden katil hala aramızda dolaşabiliyor."

"Doğru söylüyor." Dedi kalabalığın içinden bir ses. Kim bu? Mırıltılar da çoğalıyor:

"Görmediniz mi dün onu nasılda kurtarmaya çalıştı? Bir kaltağın aşkı yüzünden daha kaç kişi ölecek!"

Korkuyorlar. Gözlerindeki korkuyu görebiliyorum. Cansu da bunun farkında, onları kışkırtacak. Mutlaka ona uyacak birileri çıkacaktır.

"Bu kaltağa artık dur demenin vakti gelmedi mi!" Dedi ve kalabalıktan hak veren sesler yükseldi.

Kolumu hızla çektim. Cansu'nun elinden kurtuldum. Kalabalığa atıldım. Arkamdan iki el beni itti. Yalpaladım ve yere düştüm. Cansu hemen yanı başıma çömeldi. Saçımdan tuttuğu gibi kafamı arkaya çekti. Dudakları kulağıma yanaşmıştı. Soluğunun sıcaklığını kulağımda hissediyorum:

"Bunu sen istedin kaltak, bana bulaşmayacaktın." Dedi ve kafamı sertçe savurdu. Alnım yere, beton zemine çarptı. Müthiş bir acı patlaması tüm kafamı sarmıştı. Gözlerim karardı. Bayılmamıştım. İnliyorum:

İYİ, KÖTÜ VE AŞK(Kitap Olacak. Haziranda bölümler kalkıyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin