43-Plan

4.8K 600 692
                                    


İthaf; moquion  Barlas Karun ile ilgili ufak bir ayrıntıyı fark ettin, tebrik ediyorum. Zeki kızım benim!

Oy ve yorum vermeyen vatan hainidir. Hadi bakalım.



෴ ෴

43-Plan

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

43-Plan

"Dünya üzerindeki hiç kimse senin için savaşamaz, sen kendin için savaşmadıkça..."

Uzaktaki şehir ışıkları görünüyordu. Karanlığın içinden, peşimizde canavarlarla ilerliyorduk.

Alara arabayı öyle hızlı sürüyordu ki, tekerleklerin kayarak bizi yoldan çıkaracağını sandım. Her hareket, her hamle ile bizi arabanın içinde oradan oraya savuruyordu. Arabanın arka camından karanlığa baktım. ''Kimse görünmüyor.'' dedim umutlanarak.

''Ama oradalar.'' dedi Barlas. Başını çevirip arkaya doğru baktı. ''Daha hızlı sür Alara!''

Evren yanıma yaklaşırken bakışlarına baktım. ''Korkma.'' dedi yüzümdeki ifadeye bakarak. ''oraya ulaşacağız.''

''Ulaşınca ne olacak ki?'' diye sordum. ''Teoman beni sürekli korumak zorunda değil, sürekli benim hayatımla uğraşmak  zorunda da değil.''

''Arin, kendini neden yük gibi hissediyorsun?''

Evren'in sorusu zihnimin içine yanan bir kibrit gibi işledi. Hafif hafif ama bir anda hızla parlayarak... Kendimi yük gibi hissediyordum. Doğru ya! Her nerede, kiminle olursam olayım; aldığım nefesle bile kendimi yük gibi hissediyordum. Birilerinin bana zarar vermiş olması neden umurumda değildi, neden kendimi böylesine değersiz hissediyordum. Bir kağıt parçası gibi, nitekim bir kağıt parçası bile değerliydi.

''Bunu yapmak zorunda.'' diye devam etti, Evren. ''Yankı da Bora da diğerleri de bunu yapmak zorunda. Ben de bunu yapmak zorundayım. Ve sen bir yük değilsin.''

Bakışlarım onun sıcak gözlerine bunu anlamlandırmaya çalışır gibi karşılık verdi.

Arabanın motoru hiddetle süratini koruyordu, yavaş yavaş şehrin ilk ışıklarına kapıldık. Birkaç sessiz ev yol uzayıp giderken birkaç eve; daha sonra da yan yana dizilmiş yüksek binalara dönüştü. ''Oraya varmamız ne kadar sürer?'' diye sordum.

Alara aynaları kontrol etti, dikiz aynasından bana baktı. ''Yarım saat.'' dedi.

Evren, ''Yarım saat çok uzun bir süre, şu şeyleri oyalamamız gerekiyor.'' dedi hemen.

''Saçmalama Evren! O şeyler kim bilir kaç kişi...''

Barlas onun sözünü kesti. ''Ben halledebilirim.'' Bakışları bir an için bana dönünce göz göze geldik. ''Teoman'a ulaştığınızda her şey daha kolay olacak zaten.''

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİWhere stories live. Discover now