61-Değişim

4.5K 523 287
                                    

Onca zamandır bölüm bekleyen birtanecik okurlarım iyi ki var. Sorunlar üst üste binince buradan uzaklaşmak zorunda kalıyorum ama her seferinde gerçekten yanımda olan okurlarımı ayırt etme fırsatım oluyor. Minnettarım.♡♡

Keyifli okumalar 🕷️ Yukarıya sizin için bıraktığım şarkıyı mutlaka açın.


Değişim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Değişim

Yok saydığım bütün duygularım, acılarım ile birleşince beni tamamen değiştiren bir dönem çıkıyordu ortaya. Öfkeliydim, hem de çok. Çemberi reddettiğim için pişmandım ama böylesine büyük bir şeyin parçası olmak da beni öyle korkutuyordu ki.

Teoman ortalıkta görünmüyordu, sanırım Yankı ile büyük bir sorun yaşamışlardı ve her ikisi de bir anda kaybolmuştu. Alara ve Can'ı bunu konuşurken bulmuştum. İkisinin arasında ne vardı bilmiyordum ama sürekli sohbet etmeleri bazen tuhaf geliyordu, sonuçta birbirlerinden çok farklıydılar. Garip olan şuydu, Alara hiç çekinmeden dramatik bir şekilde kristal bardaklara doldurduğu kanı uzata uzata içiyor ve Can bundan hiç rahatsız olmuyordu. Onu izliyor ve sohbet etmeye devam ediyordu. Hem de gözlerindeki parıltılarla.

Ben ise çok kötü durumdaydım. İçimde Teoman'a karşı büyük bir aşk ve Derin'e karşı inanılmaz bir özlem hissediyordum. Her ikisini de yanımda hayal ediyordum ama beni gerçek dünyaya çeviren her şeyden nefret ediyordum. Uyanmak istemiyordum, son zamanlarda her gece rüyalarımda kuzenimi arıyor ve bazı ipuçları yakalıyordum.

Bazen ise öylece pencere açık bir şekilde oturuyor ve soğuk havanın midemi ağrıtıncaya kadar bana vurmasına izin veriyordum. Sanki kendime zarar vermek ve kendimi olabildiğince cezalandırmak istiyordum ama sorsanız sadece hava alıyordum.

Sonra bazen Barlas geliyordu, neden bilmiyorum ama koltuğun çaprazında duran bir başka koltuğa oturuyordu. Gözleri etrafta dolaşmasa ölü olduğunu söyleyebilirdim. Uzun uzun çalışıyor, yoruluyor, evle ilgili ne varsa yapıyor, yaptığımız bütün planı dikkatle dinliyor ama tek kelime etmiyordu. Sadece Geceleri eve dönen Teoman ile konuşuyordu. Ve ben hala Teoman'ı göremiyordum. Ya o gelene kadar uyuyakalıyordum ya da uyandığımda çoktan gitmiş oluyordu. Belki de hiç gelmiyordu, bilmiyordum.

Yankı'yı birkaç gün sonra ilk kez gördüğümde ise onu düşündüğümden daha kötü bir halde buldum. Evren ve Zahra gittikten iki gün sonra, gecenin üçünde eve gelmişti. O sırada, karanlık salonda, gözlerim açık bir şekilde duruyordum. Yanımda Peri vardı. Dikkatimi dağıtmak için benimle konuşmaya çalışıyordu. "Canla neden ayrıldık biliyor musun?" diye sorduğunu hatırlıyorum.

Dikkatimi çeken bir şey değildi bu ama başımı iki yana salladım ve cevap vermesini bekledim. "Sana değer veriyor, hiç anlatmadı mı?" diye zordu. Bana değer mi veriyordu? Buna hiç dikkat etmemiştim. Yine de Can bana hiç özel hayatından bahsetmezdi. Hatta Teo ile konuştukları hiçbir şeyi de anlatmazdı, benimleyken sanki onunla arkadaş değilmiş gibi davranırdı. Belki de Teo'nun tepkisinden çekiniyordu.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİWhere stories live. Discover now