66-Savaş

4K 483 355
                                    


Aşağıdaki görsel, beyaz ekrana uyumlu olarak yapıldı. Müziği açmayı unutmayın, benden size keyifli okumalar bebeklerim.♡♡

İthaf: Zbetul07

İthaf: Zbetul07

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Savaş


O geceyi hiç unutmuyorum.

Ruhumuzu emen karanlık, bedenlerimizi saran soğuk. Derin'in küçük eli ellerimi sıkıyor. Alara bir savaşçı gibi iki adım önümüzde dikiliyor. Karşımızda kızıl ve yeşil pelerini olan avcılar duruyor. İz sürücüler, diye düşünüyorum. Onlar da burada, Yankı'nın geleceğini biliyorlar, onun için bekliyorlar. Ve şimdi bizimle karşılaştılar. Bakışlar, üzerimdeki pelerine yöneliyor ve bir tilki kadar kurnazca uzaklaşıyor. Atmosfer, bir savaş için hiç bu kadar uygun olmamıştı.

''Teslim olmanız için uyarılıyorsunuz!''

Böylesine soğuk ve hatta metalik sesin hangisinden geldiğini bilmiyordum, Alara hafifçe dönüp bana küçük bir bakış attı. Ne demek istediğini bilecek kadar zaman geçirmiştim onunla. Hemen ardından çok kısa bir zaman geçti. Duvar zaten örülüydü ve onu güçlü tutmak için kendimi kasmaktan karnıma kramplar giriyordu. Daha da güçlendirmek adına bir an için nefesimi ciğerlerimde tuttum. Karnıma dolan hava ile duvar güçlendi, onu hissedebiliyordum.

Alara onlara doğru koşarken öldürdüğü avcıların oklarını çantalarından çekip çıkardı ve her adımında karşısına birer ikişer atmaya başladı. Karşısındakiler de karşılık verdi ama bütün darbeler duvarıma çarptı. Derin'in elinden ruhsal bir güç hissederek acıyı düşündüm. Her biri öyle genç ve güzeldi ki, onlara bu acıyı her yaşattığımda kalbim acıyordu.

Hepsinin yüzünde Yankı'yı görüyordum, onun kararlılığı ve itaat isteyen tavırları. Ne ironi ama! Oysa bu avcılar hepimizin düşmanıydı. Ruhsal acı, bordo pelerinlileri yavaş yavaş ele geçirirken Alara, yeşil pelerinli olanlara okları yollamaya başladı. Düşündüğümüzden çok daha iyilerdi, aslında sorun şu ki; ikimiz de iz sürücülerin burada olacaklarını düşünmemiştik. Şimdi ne benim acı dolu büyülerim ne de duvarlarım onları durdurabiliyordu.

Üzerimize doğru gelen oklardan refleksle geriye adımladık. Derin'in eli istemsizce benden ayırmıştı. Onu koridorun uzak bir köşesine ittim. Karanlıkta kalçasının üzerine düştüğünde bakışları üzerimdeydi. Nefesim boğazımdan boğucu havaya karışıyordu. Alara'nın okları avcıları yakalayamıyordu ama öyle öfkeliydi ki, gözleri kör olmuş gibiydi. Adımları hep onlara daha fazla yaklaşıyordu.

Olduğum yerden ona doğru ilerleyip nefesimi tuttum. Bu sefer hiç bırakmadan iz sürücülerine odaklandım. Acı, diye düşündüm. En büyük acı, annemin bunlar yüzünden denizin dibinde kaybolmuş olması. Onun ruhsuz ve ağır bedeni şimdi denizin karanlık, derin bir kısmında yatıyordu. Elleri bir zamanlar saçlarımı tarardı, kıyafetlerim onun gibi kokardı ve uyusa bile onun olduğu yerde güvende hissederdim. Şimdi uyuyor, ama güvende hissetmiyorum. Ve bu sizin yüzünüzden.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİWhere stories live. Discover now