26-Avcı

6.4K 645 469
                                    


Her bir düşünce, her bir kelimeyle her geçen gün unutuyor beni.
Hiçbir şey kalmıyor benle, anılar bile terk ediyor zihnimi.
Sahte, hepsi sahte. Yitip gitmiş bir tiyatro gösterisi.

Sesin nerede, sesin yok yanımda.

26-Avcı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

26-Avcı

Hepimiz o anın içinde tamamen birbirimizden farklı duygularla öylece takılı kalmıştık. Saatin tik takları bir saniye için ortamdaki sessizliği yarıp kulağıma ilişti. Kalbimin atışlarına alışmış olmalıyım ki ne duyuyor ne de titreyen ellerimden etkileniyordum. Hemen yanımda duran yeşil gözlü, pelerinli adamın çimen kokusu burnuma doluyordu. Sanki yıllarını tümüyle ormanın derinliklerinde geçirmiş gibi... Ellerinde tuttuğu ok Teoman'a yönelmeden önce diğer adamlarla küçük bir göz teması kurdu. O kısacık anda aralarında gizli bir konuşma olmuş gibi diğer adamlar oklarını tamamen kızıl gözlü düşmanlara çevirdi.

Ve yeşil gözlü okçu, hedefini Teoman olarak belirledi. Sırtından ayaklarına dek uzanan pelerini ve başının tümünü kaplayan kapüşonu, altındaki siyah askerî giysileri kapatıyordu. Kapüşonunun altında saklı duran sarı saçları ise hafifçe belli oluyordu.

Teoman mümkünmüş gibi kaşlarını daha fazla çattı ve Alara'ya bakmaya devam etti, olanları anlamaya çalışıyordu. Öfkesi siyah gözlerinin ardından belli olurken dişlerini sıktı. "Ne oluyor burada?" diye sordu tekrar, buz gibi sesiyle.

"Geri çekil!" dedi yeşil gözlü okçu. Güçlü parmakları hiç titremeden yayı gerebildiği kadar gerdi. Teoman bakışlarını ona çevirdiği zaman umursamaz bir şekilde yaklaştı. "Çekilmesi gereken biri varsa o da sensin." dedi uçsuz bucaksız bir nefretle.

Yüreğimi olduğu yerden çıkaracak bir şekilde ok olduğu yerden fırlayıp Teoman'a doğru savruldu. Çok küçük ir an için gözlerim kapattım. Teoman'ın göğsünü delerek kalbine ulaşmasını izleyemezdim ama ne acı bir inleme oldu ne de parçalama sesi...

Teoman ona saplanmak üzere olan oku avuçlarında tutup hemen göğsünün önünde durmasını sağlamıştı. Gücünü iliklerime kadar hissettiğim o anın ortasında zemine koyu kırmızı renk kan damladı. Avucunun içinde tuttuğu okun sivri parçası, kanla kaplanmıştı. Şimdi zemine düşen birkaç damla dışında yere düşen okun ucu da koyu renge bürünmüştü.

Teoman daha da öfkelenmiş bir şekilde "Adamlarına silahlarını çekmesini söyle!" dedi. Ortamı ele geçiren okçunun gözlerine tehditkar bir şekilde bakıyordu, cesareti herkesin ona bakmasına sebep oluyordu.

"Bana ne yapacağımı söyleme!" dedi okçu sakin ve otoriter bir şekilde. Sırtında duran oklardan birini tekrar yaya geçirdiğinde korkuyla Teoman'ın eline baktım. Kendi kanıyla kaplanmıştı, bir oku daha tutamayabilirdi.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİWhere stories live. Discover now