12- Bahçe

8.2K 726 495
                                    

Multide Arin ve Derin'in yaşadığı ev var, kafanızda canlansın diye hazırlamış oldummm. Keyifli okumalar cadılarım 🐞 Oy ve yorum bırakmadan geçmeyin ♡♡ 

Bu bölümkü ithaf minik kelebeğim içinnn.  Yorumların ve tahminlerin için teşekür ederim, dedektif olmana çok az kaldı.♡

12-Bahçe

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

12-Bahçe

''Ama hayat, devasa bir şaheser.''

O geceden sonra Derin'le sık sık bu konuyu konuşmaya başladık. Hissettiklerimi ona anlatmak bana iyi geliyordu, ormanda gördüğüm şeyi de biliyordu artık ve üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissediyordum. Tüm konuşmalarımızdan sonra söylediği tek şey, Teoman'a olan şüphemin gereksiz olduğuydu.

"Tamam Teo iyi biri olmayabilir ama bu onun bir canavar olduğunu göstermez." diyordu. "Öyle bir şey olsa fark ederdik."

Yine de zihnimde dolaşan şeyleri durduramıyordum. Aklımda aynı siyah gözler ve güzel yüzlü adam görünüyordu; dürüst olmak gerekirse onu gerçekten çekici buluyordum ama çevresinde söylenenler ve evinden aldığım kitap ondan uzak durmamı sağlıyordu.

Ayrıca ilacın ne olduğunu hâlâ bulamamıştım. İlaç olduğunu bile düşünmüyordum artık.

Ha bir de bana şu mesajı atan gizemli kişi vardı, belki Teoman'dı belki başka biri. Onu düşünmek bile istemiyordum.

"Çay mı, kahve mi, ıhlamur mu?"

Bahçede, elimdeki çamurlu çiçeklerle arkama bakındım ve kapıdaki Derine'e istekli bir cevap verdim. "Kahve."

Üzerimdeki krem rengi kazağımın altına  siyah ve krem rengi, çizgili eteğimi giymiştim. Neyse ki dizimin oldukça üstünde duruyordu ve kirlenmemişti. Çıplak bacaklarımı çimlerin üzerine yasladığım için diz kapaklarım biraz kararmıştı o kadar.

Derin tekrar mutfağa girdiğinde ben de  kirlenmiş ellerimle çiçekleri ekmeye devam ettim. Dizlerim, altımda duran otlardan tatlı tatlı kaşınıyordu. Bu eve ilk geldiğimde arka bahçe kurumuş yeşilliklerle doluydu. Birkaç çiçek ektikten sonra durmak imkansızdı. Şimdi büyümelerini izlemek biraz olsun ruhumdaki ağırlıkları hafifletiyordu. Sanki annemin kaybından sonra yaşayan bir canlıya ihtiyaç duyuyordum.

Nefes alacak şeylere ihtiyaç duyuyordum, büyüyen, zamanla değişen...

Çiçeği yerine bırakıp etrafındaki alanı iyice kapattıktan sonra diğerine geçtim. Derin tekrar başını kapıdan çıkarıp bana seslendi. "Arin!" Başımı çevirip ona baktım. "Misafirin var."

Misafir mi? Beni doğru düzgün tanıyan bile yoktu ki misafirim olsundu.

Tırnaklarımın içine kadar girmiş kirliliğe ve hala ekilmek için bekleyen renkli çiçeklerime bakınca buradan ayrılmak istemediğimi düşündüm.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİWhere stories live. Discover now