Koparılmış Kalpler 47

1.8K 1.1K 88
                                    

Canlar, okuyanlar oy vermeyi unutmazsa sevinirim. Bazen okuma heyecanıyla atlayan okurlarım oluyor, beni unuttular, artık okumuyorlar sanıp üzülüyorum 😅

İyi okumalar 💐

Savaş;

Haberi duyar duymaz merkeze ışınlanmıştım resmen. Yoldaki araçları bir bir sollamış, yol vermeyenlere küfürler savurmuş, en son da polis sirenini açıp yeni ışınlanma yöntemimi başarıyla uygulamıştım.

Başkomiser Semih'e farklı bir ofis ayarlanmıştı. Benim masamda bulmadığım için aptal bir sevinçle karşıladım adamı. Telefon görüşmesini bölmemek için eliyle beklememi işaret etti. Masasının karşısındaki sandalyeye çöktüğümde stresten bacağımı sallamaya, sağ elimin parmaklarını çıtlatmaya başlamıştım.

Sonunda telefonunu kapattı ve şeffaf bir poşet içindeki siyah not kağıdının fotoğrafını önüme koydu.

''Katil sana yönelmiş görünüyor. Senin adına gelen bir zarfın içinden çıktı not. İşin saçma yanı ise mektubu getireni kimsenin görmemesi. Yokluktan var olmuş gibi, aniden masamın üzerinde belirdi.''

''Kameralar?''

''İncelendi. Sonuç yok. Bu herifin böyle içimizde dolaşabilmesi tüyler ürpertici. İçimizden birinin de bu işte olduğunu düşündürüyor bana. Kendinize dikkat etmelisiniz. Kimseye güvenmeyiz.''

Sanki ona güvenebilecekmişim gibi başımı sallayıp fotoğraftaki yazılara göz attım.

''Komiser, Pınar beni istemediğini açıkça belli etti. Madem benim hediyelerim onu mutlu etmiyor, ben de kendimi mutlu edecek insanları öldürmeliyim o halde değil mi? Pınar'ı üzenlerin kalbi yerine, beni üzenlerin kalplerini almalıyım. Sen ne diyorsun? Sence beni üzdün mü?
-Doktor

Bu sonu gelmeyen tehditler artık etkilemiyordu beni. Katil bunun beni korkutacağını düşünüyordu. İnsanların korkusundan besleniyordu belli ki. Buna izin vermediğim için de bana saracaktı. Gerçi Pınar'ı rahat bırakacaksa eğer kendimi onun önüne atmaya hazırdım.

Karşımdaki adam, merakla tepkimi izliyordu. O da panikleyeceğimi, öfkeleneceğimi düşünmüştü belki de. Fotoğrafı masaya geri bırakıp meraklı gözlerine kaldırdım başımı.

''Yanında başka bir hediye var mıydı?"

"Bu sefer kurbana ait bir kanıt yok elimizde. Belki de hâlâ onu öldürmemiş, elinde tutuyordur.''

''Sanmam. Bu zamana kadar öyle bir profil sergilemedi. Belki daha sonraya saklıyordur. Ya da hediyesini başka birisine yollayacaktır. Pınar gibi.''

Panik duygusuyla hemen telefonuma sarıldım ve benim evdeki polis memurunu aradım. Ferit'le olan kısa görüşmem sonucu herhangi bir şüpheli not, ya da kutu gelmediğini söyleyince rahatladım. Bir yandan da bu rahatlama germişti beni. Katil niye hediyesini bir an önce vermiyordu? Sadece notla beni korkutan atacağını öğrenmiş olmalıydı. Anneme yazdığı mektup işe yaramamıştı. Daha büyük bir hamle yapmasını bekliyordum. Basit bir not değil. Aklımdaki çelişkileri bırakıp karşımdaki meraklı adama döndüm tekrar.

''Pınar'a da bir şey gelmemiş. Nerede kaldığını biliyor olmalı. Neden bu kadar uzun sürdü? Bir adamı deşip, kalbini yollamak kaç dakikasını alır ki?''

''Belki aktif çalışan biridir ve şuan iştedir. Bilemiyorum, yakında öğreniriz. Şimdilik bu notun nasıl buraya geldiğini araştırıyoruz.''

''Yapacağım bir şey-'' derken sözümü kesti.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin