Hediye almayı sever misiniz?
Peki ya aldığınız hediye kutularının içinden eski sevgililerinize ait kalpler çıkmaya başlarsa? Hâlâ hediye almayı sevdiğinizden emin misiniz?
Öldürdüğü adamların kalplerini hediye kutusuyla gönderen psikopat bir katil...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Savaş;
Olay yerine vardığımda sokağı tıkayan araçlar yüzünden arka tarafa park etmek zorunda kalmış, bir sokak öteden yürüyerek eve varmıştık. Burhan meraklı insanlara ve basın araçlarına yol boyunca sövmüş, evin kapısına gelene kadar da söylenmeye devam etmişti.
Gazeteciler önümüzü kesmeye ve sorular sormaya çalışsa da onları aşıp olay yeri şeridinin altından geçtik. Kapıdaki memura rozetlerimizi gösterip isimlerimizi verince bir olay yerine daha giriş için hazırlanmaya başladık. En sevmediğim kısım olan galoşları ayağımıza giydiğimiz kısmı da atlatınca lüks müstakil evin kapısından adımımızı gönül rahatlığıyla atmıştık.
İçerisi oldukça ferah ve aydınlık görünüyordu. Taa ki cinayetin gerçekleştiği salona geçene kadar. Kan izleri pek çok yerde vardı. Kurban ne kadar yaşlı sayılabilecek olsa da gençlere taş çıkartacak şekilde mücadele etmiş, kaçmaya çalışmıştı. Onu takdir etme işini bırakıp Selma'nın olduğu tarafa doğru adımladım. Kurbanın başına eğilmiş, açısını bozmadan kafasını kontrol ediyordu.
"Kolay gelsin Selma, durum ne? Yeni bir şey bulabildin mi?"
"Başına küt bir cisimle darbe almış. Sanırım katil önce onu etkisiz hale getirmek istedi. Kadın yanına çok yaklaştırmamış olabilir. Yani kadını uyuşturacak iğne izine rastlamadım. Sanırım darbe ile düşüp bayılacağını düşündü."
"Fakat sandığı kadar şanslı değildi anladığım kadarıyla?"
"Evet, başına şuradaki beyzbol sopası ile vurmuş gibi görünüyor. Kafatasındaki şişlikle uyumlu. Yine de incelemeyi tamamlamadan kesin bilgi vermek istemem."
"Sopayı nerede buldunuz? Kadın ilk darbeyi nerede almış?" dedim koca salonda gözlerimi dolaştırarak.
"Şöminenin orada." Diyerek tam karşımızda duran yalancı şömineyi işaret etti.
"Oradan başlayan mücadele odanın diğer ucunda sonlanmış yani." diyen Burhan şaşkın görünüyordu. "Ben kafama öyle bir sopa yesem nevrim dönerdi herhalde. Yeterince sert vurmadı mı acaba?"
Selma göz devirip yanıtladı. "Kafadaki şişlik fazlasıyla sert bir darbe olduğunun ispatı. Yine de inandırıcı gelmediyse kafatasında oluştuğunu düşündüğüm bir çatlak sizi ikna etmeye yetecektir. Sadece röntgen için birkaç saat daha beklemeniz gerek Burhan komiserim."
Burhan omuz silkip "O zaman kadın kalın kafalıydı demek. Kafatasında çatlak olan biri nasıl buraya kadar gelip katille mücadeleye girmiş olabilir ki?"
"Adrenalin denilen hormon sandığınızdan çok daha işlevsel olabilir. O an acıdan kıvranamayacak kadar yaşamak istiyordu ve karşılık vermekten başka çaresi yoktu. Tırnak altından alınan örnekleri sistemde arayacağım. Umarım bu sefer bir iz bulabiliriz."
