Hediye almayı sever misiniz?
Peki ya aldığınız hediye kutularının içinden eski sevgililerinize ait kalpler çıkmaya başlarsa? Hâlâ hediye almayı sevdiğinizden emin misiniz?
Öldürdüğü adamların kalplerini hediye kutusuyla gönderen psikopat bir katil...
Selam dedektifler nasılsınız? Yeni katili nasıl buldunuz? Bu sefer çok az teori yorumu alıyorum, henüz yeni başladık diyedir umarım. Seviyorum sizin fikirlerinizi okumayı, lütfen çekinmeden paylaşın.
Bölüm şarkıları da eklemeye başladım, klipteki diziyi izlemiş miydiniz? Bir tek ben izlemiş olamam sanırım 😅
Neyse hazırsak bölüme geçelim, hepinize iyi okumalar 😽
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Savaş;
Kaan İşgül... Bu adam bir işler çeviriyordu, artık buna emindim ama ne yapmalı?
Defalarca da sorgulasam yine bize eksik bilgi verecek, iki gün sonra başka bir kanıt sayesinde karşımıza çıkacaktı.
Sinirlenip cep telefonumu elime aldım ve Burhan'ı aradım. Saniyesinde yanıtlandı.
"Başkomiserim, Selma sizi de aradı mı? Az önce yeni gelişmeler olduğunu öğrendim."
"Evet yine şu herif. Sen nerdesin?" diyerek ayaklandım. Ben yatak odasına yönelirken Burhan konuşuyordu.
"Bizim çocuklarla merkeze doğru gidiyoruz. Kaan İşgül için tutuklama emri çıkartmaya çalışacağız."
"Tamam, halledersiniz onu. Şu dövmeci arkadaşı ne oldu? Onunla konuşabildiniz mi?"
"Evet çalışmaları incelendi. Temiz görünüyor. Kullandığı mürekkep de yazım tarzı da bizim şüpheliyle uyuşmuyor. Rapor yarın sabah masanızda olur."
"Tamamdır Burhan, siz şu Kaan denen herifi alıp merkeze getirin. Sorgusunda ben de olacağım. Saat kaç olursa olsun beni çağırın."
"Emredersiniz amirim." diyerek telefonu kapattı. Dosyayı düşünmeyi bırakmış, Burhan'daki gelişmeyi düşünüyordum. Bana ismimle hitap eden, abi diyen çocuk artık amirim, başkomiserim diyordu. En azından aramızdaki ast üst ilişkisini diğerlerinin yanında vurguladığı için tatmin olmuştum. Bunun da verdiği özgüvenle Alper'i aradım.
"Başkomiserim buyurun." diyerek açtı telefonu.
"Alper şu dosyadaki Kaan İşgül'ün mekanına gitmen gerek. Polis olduğunu ayıktırmadan oralarda bir takıl. Adamı gözünün önünden kaçırma. Birkaç saate bizim çocuklar tutuklama emriyle gelip alacak zaten. Sadece gözümüzün önünde olması için tedbir amaçlı mekana gidiyorsun, şüphe çekme tamam mı?"
"Tamam başkomiserim, geçiyorum hemen."
"Sağ olasın, şüpheli bir hareketi olursa direkt beni ara." diyerek telefonu kapattım. Bu davada çok da olayın içinde olmak istemiyor, o yüzden diğerlerine iş yükünü bölüşerek davayı yönetiyordum. Doktor dosyasından daha farklı bir yol izleyip bu dosyayı çok daha kısa sürede kapatabilir ve daha az yorulmuş olurdum bu sayede. Zaten bu sefer işimiz daha kolaya benziyordu. Kısa sürede bir şüphelimiz bile olmuştu.
