Koparılmış Kalpler 10

4.5K 1.3K 423
                                    

Hoşgeldiniz 😊 medyada size katilimizden bir şarkı var :) klibi de çok güzel,pes peşe en az iki üç kere falan izleyip dinledim 😅
İyi okumalar💐

Pınar;
Kıskançlık duygusu herkesin içinde olan bir duygudur. O hep vardır, sadece kiminde daha fazla, kiminde daha az...

Ben küçükken arkadaşlarımı kıskanırdım. Babalarıyla oyun oynayabiliyorlar, babaları hep yanlarında diye... Büyüdüm, çevremdeki kızları kıskanır oldum. Sahip olmak istediğim pek çok şeye sahipler diye.

Özgüven eksikliğinden gelen bir kıskançlık değildi benimkisi, hiçbir zaman da öyle olmadı.  Sadece sahip olamadıklarıma sahip olanlara imreniyordum işte. Tıpkı şimdi de olduğu gibi.

Pelin denen kızdan sahtelik aksa da güzel bir fiziğe, düzenli bir ilişkiye sahipti. Kendisini koruyacak adamı benim gibi karakol merkezlerinde aramasına da gerek yoktu mesela, hemen yanı başındaydı. Hoş, benim gibi takıntılı bir katille de uğraşmıyordu ve sadece bu bile onu kıskanmam için yeterli bir sebep gibi görünüyordu gözüme. Pelin'in sahip olduğu hayata imreniyordum sadece.

Elimdeki kadehi tek dikişte bitirip mayhoş ve yakıcı sıvının boğazımdan inişini hissettim. Yüzümde bu yakıcı hissi göstermiş olmalıyım ki Buse "İyi misin?" diyerek yanıma geldi.
Elimdeki kadehi gösterdiğimde gülümsedi.

"Alkolle aran yok sanıyordum?"

"Bu olaylarla başa çıkmanın başka bir yolu kalmadı gibi göründü. Zaten sanırım bu ilk ve son bardağımdı." diyerek midemin bulantısı sayesinde yüzümü tekrar ekşittim.

Boş mideye alkol almak gibi bir aptalca fikri uyguladığıma söverek ağzıma üç peynirli bir kanepe sıkıştırdığımda annemin bana doğrultulmuş hesap soran bakışlarıyla göz göze gelmem bir tesadüf değildi.

Ağzıma küçük ekmek parçasını attığım an, gözlerim suçlu çocuklar gibi onu aramış, görüp görmediğini öğrenmek istemişti ve her zamanki gibi tabii bu sefer de yakalanmıştım. Annem kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Omuz silkip diğer kürdana da uzandığımda birinin adımı seslenmesiyle arkamı döndüm.

Çelimsiz bir cüsseye sahip, uzun boylu, esmer bir garson, elindeki siyah bir kutuyu uzatmış bana bakıyordu. Kutuya korkak bakışlar fırlattığımda Buse olanları anlamış, etrafta Savaş'ı arar olmuştu. Beni sürekli izleyen bu adam şu an neredeydi acaba?

Garson çocuk "Pınar Ferah siz değil misiniz?" diye aceleci bir şekilde sorduğunda ürkek bakışlar eşliğinde başımı salladım. Kutuyu almak için titreyen ellerimi uzattığımda biri, benden önce davranıp, kutuyu avını yakalayan bir kedi misali kaptı çocuğun elinden. Kim olduğunu söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum ama söyleyeyim. Savaş başkomiserimiz sonunda teşrif edebilmişti.

Garson'a sert bir şekilde hiçbir yere ayrılmamasını söylerken, bizden birkaç adım uzaklaştı ve kimsenin görmediği bir yerde kutuyu aralayıp içine göz attı. Mimiklerinden onu çözmek çok zordu. Sadece gözlerini hafifçe kısmış, çenesi bir anlığına kasılmıştı. Çok tepkisiz olduğunu düşünürken bana döndü. Okyanus mavisi gözleri benim üzerimden kısa bir anlığına ayrılıp bana kutuyu veren garsona yöneldi ve geri evine, yani benim gözlerime sabitlendi.

"Bu çocuğu tanıyor musun?"

İçimden, etrafta olan her erkeği tanımıyorum, diye haykırmak gelse de başımı sağa sola sallamakla yetindim.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin