Koparılmış Kalpler 5

6K 1.5K 874
                                    

Lütfen bölüme ⭐️ fırlatınız, ben yakalar baş ucuma yapıştırırım :)

Medyada sevdiğim bir parça daha var, çevirili ekliyorum ki ne dinlediğimizi bilelim :)
iyi okumalar.

Pınar;

Önceden hayatımdaki en büyük sorunun sevgisizlik, yalnızlık olduğunu düşünürdüm. Babamdan görmediğim sevgiyi aradığım yabancı kollar, o istediğim masum sevgiyi vermeyince  onlardan ayrılır, yalnızlığın kollarına atardım kendimi. Tam da yalnızlığın o tanıdık kollarında kendimi toplamaya çalışırken daha büyük bir sorunla karşılaştım. Bir katille!

Başkomiser Savaş evden çıktıktan sonra hâlâ kendime gelememiştim. Böyle korkunç bir olayın içine nasıl girebilmiştim ki ben? Bunu hak edecek kadar kalp kırmış, ah almış mıydım? Her ne olmuş olursa olsun o kırdığım kalbin, sökülüp bana yollanması ne kadar mantıklıydı?

Birisi, sırf beni sevdi diye cezalandırılmıştı. Belki de beni sevmekten vazgeçti diye. Hangi hasta ruhlu insan bu sebeple bir can alırdı ki? Bu olanları aklım, mantığım almıyordu.

Titreyen telefonu elime alıp annemin mesajına baktım. Davetin olacağı adresi yollamıştı. Arayıp olanları anlatsam, yanıma çağırsam gelmeyeceğine emindim. Oraya gitmek de tükürdüğünü yalamak gibi olacaktı. Savaş Bey'imiz yalnız kalmamayı önermişti değil mi? Ben de tek dostum Buse'yi aramaya karar verdim.

Aaa 26 yaşına gelmişsin, sadece bir tanecik mi dostun var, diyenleri çok duymuştum. Onlara her zaman önemli olanın gerçek dostluk olduğunu, Buse'nin mutlu günümde yanımda olup, kötü günümde ortadan kaybolan binlercesini cebinden çıkaracağını söylerdim. Gerçek dost olsun da varsın bir tane olsun, haksız mıyım?

Telefonu çaldığı gibi açtığına göre sosyal ağlarda takılıyor olmalıydı. Canım kankam(!) telefona bağımlı bir hayat yaşıyordu ve bu tercihine saygı duymaktan başka bir seçeneğim yoktu. Herkesin kötü bir alışkanlığı olur, Buse'ninki de buydu işte.

"Heey, Pınar orada mısın?" dediğinde artık konuşmam gerektiğinin farkına vardım.

"Buse çok kötüyüm, bugün bende kalır mısın?"

"Yine mi Enes?" dediğinde sesi beni azarlar gibi çıkmıştı. Birkaç gün önce bu ismi duysam gözlerim dolar, boğazım düğümlenirdi. Oysa şu an en küçük sorunumdu Enes tarafından aldatılmak. İç çektim.

"Hayır daha kötü şeyler oldu, geldiğinde anlatırım."

"Tamam yarım saate oradayım." diyerek telefonu kapattığında, gelmesinin bir buçuk saati bulacağından emindim. Yarım saatte ne giyeceğini zor seçerdi Buse. Bir yarım saat de makyajıydı, saçıydı desek, yalnız geçireceğim epey bir zaman vardı. O sürede bir şeyler yemem gerektiğini söyleyen mideme odaklandım. İsyan bayrağını çekmiş gibi gurulduyordu. Kulağını dayasa üst kattaki komşunun bile bu sesi duyabileceğini düşünüp mutfak alanıma gittim. Üç adımda mutfaktaydım. Stüdyo dairede kalmayı bu yüzden seviyordum. Sürekli kapı açıp kapamak  gerekmiyordu. Her şey görüp, birkaç adımda kolaylıkla ulaşabileceğim bir alandaydı. Üstelik böylesi kendimi daha güvende hissetmemi de sağlıyordu. En azından katil yatak odasının camından girmiş olabilir, şu an diğer odada saklanmış beni bekliyor gibi endişelerim yoktu.

İkinci el olarak aldığım, mutfağımın büyük bir alanını kaplayan buzdolabım bomboş olduğundan yarısı bitmiş küçük yarım yağlı yoğurdu ve light ton balığını çıkarttım.

Zehirlenmemeyi umarak, ton balığının son kullanma tarihine bakıp emin olunca zorlu bir mücadele sonucu açtım. Güzel olan her şeye ulaşmak niye bu kadar zordu ki bu hayatta?

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin