Kelimelerin Sırrı 22.Bölüm

273 115 8
                                    

Savaş;

Merkeze vardığımızda direkt Sevda'yı yanıma çağırdım. Ben koltuğuma geçip oturduktan beş dakika sonra kapı tıklatıldı ve Sevda içeri süzüldü.

"Mesut Erkuş'u soracaksınız sanırım Başkomiserim. Adam kendini kaybedip fenalık geçirince hastaneye yollamamız gerekti. Sakinleştirici iğne yapıldı, şimdi istirahat ediyor. Buraya getirtelim mi?"

Adamın yaşadıklarını düşününce getirin demek zoruma gitti.

"Yok, biz Burhan ile ziyaretine gideriz.  Yanında kim var, Alper mi?"

Başıyla onayladığında teşekkür edip Sevda'yı yanımızdan uğurladık. Yapılacak çok iş vardı ve yeterli zaman yoktu. Bir yandan da savcı sıkıştırıp duruyordu. Elimizde bir şey olmadığı için gergindi. Dövmeci katil dosyası ona verildiği için de öyle tabii.  Yeni dosyaya yönelip eskilerini boşlamak istemediğim için görev paylaşımını ona göre yaptım ve ekipteki çocuklara önceki cinayet dosyalarını dağıtıp Burhan ile ben yeni vakaya yöneldik. Herkes bir şey bulduğunda ilk bana haber verecek, yapılan toplantılarda tüm dosyalar üzerinde konuşulacaktı. Ekip olarak bu cinayetleri araştırmalıydık. Her daim birbirimizden haberdar olmalı ve iletişim içinde kalmalıydık ki ipuçlarını kaçırmayalım.

Mesut Erkuş'u ziyaret için hazırlanırken kapıyı tıklatıp Sevda tekrar içeri girdi.

"Başkomiserim, Yıldırım Bozca isimli bir adam sizi görmek istiyor. Zeynep Bal dosyası ile ilgiliymiş."

Kaşlarımı çattığımı görünce açıklamaya devam etti.

"Zeynep Bal dosyası ile ilgilenen komiserle görüştüm. Tanık ile ilgilenmek istedi fakat Yıldırım Bey sizden başkası ile konuşmak istemediğini söyledi."

Oflayarak içeri almasını söyledim. Mesut bey biraz daha bekleyecekti artık. Beş dakikanın ardından kapı çalındı ve 30 lu yaşlarda esmer bir adam içeri girdi. Yorgun bir hali vardı. Göz altları çökmüş, sakalı belki de en az üç gündür bıçak yüzü görmemişti.

Beni görür görmez konuşmaya başladı.

"Bu cinayetleri araştıran Başkomiser siz misiniz?"

"Evet, Savaş Keskiner." Diyerek elimi uzattım. İki büyük adımda masama yaklaşıp uzattığım eli sıkarak kendi ismini söyledi. Oturmasını işaret ettiğimde beraber yerlerimize oturduk.

"Buyrun anlatın, Yıldırım Bey, neden beni görmek istediniz?"

"Ben, ben Zeynep'i tanıyordum." dedi kekeleyerek. Sağ elinin baş parmağını dudaklarına götürmüş, tırnağını kemirmeye başlamıştı. Onu rahatlatmam gerektiğini biliyordum ama havadan sudan konuşacak zamanım yoktu. Direkt konuya girmek zorundaydım ve öyle de yaptım.

"Evet, bize Zeynep ile ilgili ne anlatacaksınız? Onu işten mi tanıyordunuz?"

"Evet, işten. O, o ve ben. Bilmiyorum emin değilim. Sanırım benden hoşlandığını düşünmüştüm. Yani ölmeden önce."

Anlatacakları şimdiden ilgimi çekmişti. Umut Karlı'nın bahsettiği adam bu olabilirdi.

Burhan da böyle düşünmüş olacak ki konuşmaya balıklama daldı.

"Zeynep Hanım'ın ciddi bir ilişkisi vardı. Umut Karlı. Onu tanıyor musunuz?"

"Evet, maalesef tanıyorum. Zaten bunun için geldim. Zeynep'i o orospu çocuğu öldürdü!"

Öfkeden kocaman olan siyah gözlere bakakaldım. Şaşkınlığını üzerimden atıp hemen sordum.

"Neden katilin Umut Karlı olduğunu düşünüyorsunuz?"

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin