william tell overture

518 90 131
                                    

"we were too close to the stars,

i never knew somebody like you."

...

Dışarıya ilk adımlarını attıklarında, şiddetli bir yağmur yağıyordu.


        Eleştirmenin sorularını cevaplamak için geride kalmış, bu yüzden herkesten sonra binayı terk etmişlerdi. Dışarıda tek bir insan ya da taksi yoktu, Nadja Chamack da kızıyla birlikte onlara el sallayarak arabasına gitmişti.


       Marinette ayaklarını ritimle yere vurdu ve kafasını yana çevirdi. Adrien'ın şoförünü aramadığını ve sessizce beklediğini görmek gericiydi. Ayrıca, geçirdikleri yirmi saniyelik sürede tamamen ıslanmıştı.  Bu yüzden dudaklarını büzdü ve Adrien'ın kolunda olan elini istemsizce sıktı. "Neyi bekliyoruz?"


"Cesaretimi."


          "Oh, peki..." Genç kız bakışlarını yere eğdi ve saçlarına sertçe çarpan yağmur damlalarını umursamamaya çalıştı. Beyaz ayakkabılarının içine de su girmeye başlamıştı, bu yüzden parmak uçlarına yükseldiğinde kurbağalar gibi bir ses çıkartıyordu.


         Bu sırada Adrien derin bir nefes aldı ve tek dizinin üzerine çöktü, ardından Marinette'in elini avuçlarının arasına aldı. "Sanırım," dedi yağmurdan dolayı zar zor duyulan bir sesle. "her şeyden önce, özür dilemeliyim."


"Özür dilenecek hiçbir şey yapmadın."


        "Seninle kavga ettim, misafirim olmana rağmen senden önce arkadaşlarımı düşündüm ve her şey çok geç olana kadar sorumsuz davranışları sürdürdüm. Özür dilememin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum-"


        "Bu yüzden boşuna özür dileme," Marinette de dizlerinin üzerine çöktü ve Adrien ile aynı hizaya gelince gülümsedi. "İkimiz de hatalıydık, ancak yaşananlar bizim suçumuz değil."


        Adrien'ın elinin titrediğini hissediyordu, ancak bunun soğuktan dolayı olup olmadığından emin değildi. Çevreleri ise tamamen sessiz ve hareketsizdi, yağmur damlaları sokak ışıklarından dolayı yere düşen yıldızlar gibi görünüyordu.


"Sadece bu değil," diyerek kafasını yana çevirdi sarışın genç. "Sana yalan da söyledim."


      Bunu duymasıyla Marinette'in yüzündeki tebessüm yavaşça kaybolmuş, kaşları şaşkınlıkla çatılmıştı. Adrien'ı tanıdığı süre boyunca ne kadar dürüst ve düşünceli biri olduğuna şahit olmuştu. Pişmanlık duyacağı bir yalan söylediğine inanmak istemiyordu.


       "Ben... aslında arkadaş olarak kalmak falan istemiyorum. Bunu sana söylemedim, çünkü benimle takıla kalmanı istemiyordum. Kısa süre sonra üniversiteye başlayacaksın ve birçok yeni insanla tanışacaksın. O insanlar arasında eminim ki benden daha iyi olan, ve görebilen kişiler de olacak. Neden onlarla birlikte olmak varken beni seçesin ki?"


"Adri-"


       "Lütfen, bitirmeme izin ver. Bir daha cesaretimi toplayabileceğimden emin değilim." Yalvaran bir yüz ifadesiyle kafasını kaldırdı, ardından yarım gülümsemesini Marinette'e sundu. Gözleri kızarmıştı ve yanaklarından aşağı damlalar süzülüyordu, ama yağmurdan dolayı ağlayıp ağlamadığını anlamak mümkün değildi.

color of the scream [adrienette]✅Where stories live. Discover now