the wuthering heights

859 112 59
                                    

"you said i killed you... haunt me then!"

[the wuthering heights, emily bronte]

bu bölümde yorum yapmanızı istemeyeceğim. (ki normalde bu konuda ne kadar hassas olduğumu bilirsiniz.) bölümü, derslerin altında ezilen ya da azerbaycanlı olan herkese hediye ediyorum. iyi okumalar dilerim^^

...

      Marinette telefonu sağ kulağı ile omzunun arasına aldı ve iç çekti. "Evet baba, kredi kartım yanımda. Ayrıca zaten banka hesabımda kendi param var, endişelenmene gerek yok." 


     Cüzdanını ve çantasını son bir kez kontrol ettikten sonra kapının önünde onu bekleyen Adrien'a doğru yöneldi. "Ben de sizi çok özledim babacığım, lütfen benim için endişelenmeyin. Gerçekten çok eğleniyorum. Kendinize dikkat edin!"


      Önüne çıkan siyah tüy yumağı ile duraksayıp gülümsedi; Adrien'ın evden çıkacağını anlamış olan Noir holde oturmuş, kuyruğunu sağa sola sallayarak genç adama bakıyordu. Fazla hareketli bir kediydi ve aç bırakılmaktan nefret ediyordu, ancak yaramaz olduğu da söylenemezdi. Hatta Marinette'in ömrü boyunca gördüğü en uslu kedi olabilirdi. Evden çıkmaya çalışmayan, ortalığı dağıtmayan, yemeklerden ve buzdolabından uzak duran bir kedicikti Noir. Bu yüzden Adrien'ın hayatına neşe getirmekten başka bir şey yapmıyordu. 


Hızlıca eğilip Noir'in kafasını okşadı ve bakışlarını Adrien'a çevirdi.


     Sarışın genç havanın aniden soğuması nedeniyle krem rengi gömleğinin üzerine aynı renk bir sweatshirt geçirmiş, altına da zincirle süslenmiş siyah bir pantolon giymişti. Kulağında airpodları takılıydı, sevdiği bir şarkıyı dinliyordu. Marinette'in telefon konuşması gereksiz bir şekilde uzayınca kendini müzik ile eğlendirmeye karar vermişti.


       Yanına varmasıyla omzuna hafifçe dokundu, bu hareket Adrien'ın gitmeye hazır olduklarını anlamasına yeterli olmuştu. Tam çıkmak için kapı kolunu tutmuştu ki, airpodlarını kutusuna koyan gence döndü. "Çok havalı görünüyorsun," dedi gülümseyerek. "Fransa'nın modanın şehri olduğunu söylemişlerdi ama bence yanılıyorlar, seni görene kadar düzgün giyinen hiçbir erkeğe rastlamadım sanırım. Renkleri nasıl seçtin?"


         "Giyim odasında tüm kıyafetlerin renklerine göre bir düzeni var. Annem babama sıklıkla "Bu renk ile şu yakışır" tarzı öneriler sunar, ben de böylece giyinirken o renkleri bir arada kullanmaya başladım. Ayrıca," dedi kafasını yana eğip gülümseyerek, "beni o kadar sık övüyorsun ki utanmamdan zevk aldığını düşünmeye başlayacağım,"


"Yüzün hiç kızarmıyor, eğer kızarsaydı gerçekten eğlenebilirdim!"

...

        Lacivert saçlı genç kız daha yeni satın aldığı siyah micky tacını Adrien'ın kafasına taktı ve gururla gülümsedi. Kendisi de gri renkli bir taç almıştı, ve onu taktığından beri gerçek anlamda Disneyland'de olduklarını hissedebiliyordu. 

color of the scream [adrienette]✅Where stories live. Discover now