la valse

1.1K 135 71
                                    

yazım yanlışım ya da anlaması zor bir cümle varsa, lütfen bana ulaşın^^
...

      Genç kız çantasını hazırlayıp odadaki aynada giyindiklerini kontrol etti, idare eder diye fısıldadı kendi kendine. Yanına aldıklarının yeterli olduğunu teyit etmesine gerek bile yoktu. Küçüklüğünden beri ‘telefon, cüzdan, anahtar’ üçlüsünü unutmazsa büyük bir sıkıntı çekmeyeceğini öğrenmişti. Tabii bu, ailesinin maddi gücünden de kaynaklanıyordu. Sık sık unuttuğu kulaklıklar yüzünden resim kursunun karşısındaki teknolojik alet dükkanının daimi müşterisi haline gelmişti.

       Doğduğu ülkeyi özlemeye başladığını fark edince kafasını sağa sola sallayarak düşüncelerinden kurtuldu ve güldü. Her ne kadar ilk gün babasına fazlasıyla sinirlenmiş olsa da, artık kendini şanslı hissediyordu. Ailesiyle birlikte olsaydı gezmek istediği yerlere gitmek için birkaç hafta beklemesi gerekeceğine emindi.

        Sonuçta, şirket sahibi olmak kolay bir şey değildi. Uzun süreli çalışma, fazladan mesailer ve iş yerinde geçen hafta sonları ebeveynleri için sıradan bir hal almıştı.

     Adrien’a teşekkür amaçlı bir hediye almayı düşünüyordu, ancak öncelikle ne alacağına karar vermeliydi. Sarışın genç hakkındaki bilgisinin yeterli olduğu söylenemezdi ne yazık ki.

      Çantasını omzuna taktı ve telefonunu arka cebine attı, ardından merdivenlere yöneldi. Adrien çoktan hazırlanmış, afacan bir ruh halinde olan Noir ile oynuyordu. Genç adam kedisine fazlasıyla değer veriyor olmalıydı, çünkü eşsiz bir gülümseme yüzünde yer edinmişti.

       Marinette ister istemez genç adamın kıyafet seçimi karşısında rahatladı. Beyaz tişört, beyaz pantolon ve siyah ceket üçlüsü fazlasıyla şık duruyordu. Düşüncesini fark edince kendi kendine sinirlendi, Adrien’ın göremiyor olması bir şeyi değiştirmiyordu. Sarışın genç yıllardır kendi başının çaresine bakıyordu, kimsenin acımasına ihtiyacı yoktu.

Marinette de bunun farkındaydı, ama toplumun onda bıraktığı etkiyi yenmesi öyle kolay olmuyordu.

       “Ben hazırım,” diye seslendi merdivenin son basamağını da geride bırakınca. Adrien genç kızı duyar duymaz Noir’e veda etmiş ve kendi telefonuyla cüzdanını cebine koyarak kapıya yönelmişti.

      İkili yan yana geldiklerinde gözlüklerini taktı sarışın genç ve Marinette’e döndü. “Bir sorun mu var?” diye sordu yüzünde endişesini belirten bir ifadeyle. “Sesin biraz… nasıl desem… canın sıkkınmış gibi çıkıyor.”

           “Ah, hiçbir sıkıntı yok! Sadece istediğim bluzu bulamadım, o yüzden üzüldüm. Bavulumu o kadar dağınık toplamışım ki içinden eşyalarımı bulmak imkansız.” Diye yalan söyledi genç kız. Adrien’a saniyeler önce aklından geçirdiklerini söyleyip ortamın havasını bozmak istemiyordu.

     “Umarım gezdiğimiz yerler seni neşelendirir. Aslında ilk olarak Disneyland’e gitmek isterdim, ama iki gün sonra geçit töreni yapılacakmış. O zaman gidersek tüm karakterleri törende görmek daha çok hoşuna gider diye düşündüm.” diyerek gülümsedi sarışın genç.

Marinette kalbinin hızının iki katına çıktığını fark etse de, gülmekle yetindi. “Bana bu kadar iyi davranırsan senden hiç ayrılmak istemeyebilirim.”

        “Prenses Marinette istediği zaman karşı komşularının evine baskın düzenleyebilir.” diye karşılık verdi Adrien. Ardından dış kapıyı açarak kenara çekildi. Marinette’in adım seslerini dikkatlice dinleyerek genç kızın evden çıktığından emin olmuş, kapıyı kilitleyerek anahtarı ceketinin iç cebine atmıştı.

color of the scream [adrienette]✅Où les histoires vivent. Découvrez maintenant