sarabande

1.3K 154 91
                                    

Lacivert saçlı kız herhangi bir şey söylemeden Adrien'ı süzdü ve düşüncelerini düzenlemeye çalıştı. Çevresinde daha önce görme engelli biri olmamıştı, bu yüzden ne yapması gerektiğinden emin değildi. Söylememesi gereken şeyler var mıydı? Ya da sarışın genci sinirlendirebilecek davranışlar?

Elbette okuduğu lisede bu tarz insanlar olmuştu -sonuçta binlerce öğrenci ile aynı okulu paylaşmıştı- ama Marinette hiçbiri ile aynı sınıfta değildi. Onları gördüğünde herhangi bir tepki vermeden ya da onlara bakmadan yanlarından yürüyüp gidiyordu, bu kadar. Tabii ki görme engellilere karşı kötü bir düşüncesi yoktu, ama genç kız onların yanındayken kendini garip hissediyordu.

Çok uzun süre sessiz kaldığını fark edip hafifçe öksürdü. "P-problem değil, yani neden olsun ki?" dedi hızlıca. Kaba davranmak şu an istediği en son şeydi, hele de evlerinde zorla misafir kalırken. Adrien da sözleri karşısında tekrardan gülümsemiş ve ayağa kalkarak tabağıyla tezgaha yönelmişti.

Genç kız tüm bu süreçte arkasından bakarken bulmuştu kendini. Adrien'ın göremiyor olmasına rağmen işlerini bu kadar rahat bir şekilde hallediyor olması şaşırtıcıydı. Hızlı bir şekilde tabağını alıp tezgaha bırakmış, ardından arkasına dönüp saksılardan birinin yerini değiştirmişti.

Kapı zilinin çalması ile düşüncelerinden sıyrıldı ve o tarafa yönelen Adrien'a baktı. "Bavullarını taşıyacak kişi gelmiş olmalı. Sonrasında sana odanı ve misafir banyosunu gösteririm, istersen dinlenirsin." dedi sarışın genç gülümseyerek. Marinette'in nerede oturduğunu bildiği için yeşil gözler artık ona odaklanabiliyordu.

Genç kız onayladıktan sonra ayağa kalkıp tabağını tezgaha bıraktı. Daha sonra gelip bulaşıkları makineye dizecekti, yoksa kendini kesinlikle berbat hissederdi.

Dış kapının açılması ile kalıplı biri gülümseyerek içeri girmiş, Adrien'ın elini sıkmıştı. "Küçük Bey, hangi bavulları çıkartmam gerekiyor acaba?" demişti hemen, bakışları etrafı tararken. Sorunun yöneltildiği genç ise kenara çekilerek arkasındaki Marinette'i göstermişti. "Karşı komşumuzun kızı bir süre bizimle kalacak, onun bavullarını misafir odasına çıkartmanı isteyecektim. Marinette, gördüğün kişi benim şöförüm Bay Wordsmith."

"Verdiğim rahatsızlık için kusura bakmayın," dedi lacivert saçlı genç kız eğilirken. "yardımınız için teşekkür ederim."

Orta yaşlarındaki adamın gülümsemesi daha da büyüdü ve elini ileri uzattı. "Demek Bay Dupain'in bir kızı varmış ha? Sizinle tanışmak bir onur, küçük hanım." Marinette duydukları ile gülümsemiş ve uzatılan eli sıkmıştı. Çin'deki şöförüne benzetmişti bu adamı. "O onur bana ait. Babamı tanıyor olacağınızı düşünmemiştim, umarım ailem ile iyi bir ilişkiniz vardır. Buraya taşındıklarından beri o kadar ani kararlar alıyorlar ki çevredekilerin canını sıkmalarından korkuyorum."

Bir süre sessizce gülümsedikten sonra "Aileniz sizi oldukça seviyor olmalı," dedi adam, aynı zamanda beyaz bavulları yukarı çıkartıyordu. Hiç zorlanıyormuş gibi bir görünümü yoktu, bu yüzden genç kız adamın gerçekten bir şoför olduğundan şüphelenmişti.


"Marinette, sen de gel. Odanı göstereyim." dedi Adrien merdivenlere yönelip. Basamakları hızlıca tırmanıyor olmasına şaşırmadan edememişti genç kız. Sonrasında ise kendi kendine kızmıştı, kör olması bir şeyi değiştirmiyordu. Apartmanın önünde de merdivenler vardı, ve dışarıda da birçok yere basamaklarla ulaşılıyordu! Adrien hakkında saçma sonuçlara varmamalıydı.

Üst kata çıkmaları ile siyah, modern kapılı bir odaya yöneldiler. Böylece Marinette aklını kurcalayan ve rahatsız olmasına sebebiyet veren düşüncelerden de kurtulmuş oldu.

color of the scream [adrienette]✅Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon