m.a.y. in the backyard

781 111 117
                                    

ömrüm boyunca ASLA dede kelimesini hitap olarak kullanmadım, ben büyükbaba olarak öğrendim ve onu kullanmaya da devam ediyorum. bu yüzden dede yazmak aşırı garip geliyor dfghjk

...

       Nathalie'nin masaya bıraktığı tabakları düzenledi ve yerine oturdu genç kız. Dedesinin tavsiyesini dinleyip özür dilemek için kararlıydı, ancak yeterince cesarete sahip olduğundan emin değildi. Karşısında her zamankinden daha sakin duran bir Adrien vardı: bu da ortamın gergin bir sessizliğe bürünmesine sebep oluyordu. Gerginlikle kısılan bakışlarını masanın altında yuvarlanan Noir'e çevirip gülümsedi. Kedicik de fark edildiğini anlayınca hızla kuyruğunu sallayıp miyavlamaya başlamıştı.


      Gözleri birkaç saniye kendi kendine şaklabanlıklar yapan Noir'in üzerinde kaldı, ardından elinde döndürdüğü çatalı yerine bıraktı ve mutfaktan çıkan Nathalie'yi izledi. Orta yaşlarındaki kadın işi olduğu için erkenden gideceğini söylemişti, bu yüzden onlara yemekte katılmayacaktı.


      Çeelik kapının kapandığını duyunca derin bir nefes aldı ve dizlerine vurarak kendine cesaret verdi. "Adrien!" diye yarı heyecanlı bir şekilde seslendi, genç adam da kafasını kaldırıp küçük bir gülümseme ile karşılık verdi. "Sabah sana gereksiz yere bağırdığım için özür dilerim." İnce parmakları masanın altında birbirlerine dolanmış bir şekilde duruyordu, ve istemsizce alt dudağını ısırmıştı. 


      Sarışın genç bir süre cevap vermedi ve sepetten ekmek almak gibi ikinci derecede önem arz eden işlerle ilgilendi. Ardından kafasını sağa yatırıp kısık gözleriyle gülümsedi. "Özür dilemene hiç gerek yok. Bu gece arkadaşlarım buluşuyorlar, başının ağrısı geçtiyse gitmek ister misin?"

...


       Elbisesinin üzerine giydiği cekete sarıldı ve arabadan çıktı genç kız. Gece kulübünün ışıkları altında aydınlanan sokağa göz gezdirip havayı içine çekti, ancak bu hareketi yüzünü buruşturması ile sonuçlandı. Alkolün ağır kokusunu içeri girmeden bile almak mümkündü.


      Yabancı insanların arasında kaybolma düşüncesi fazlasıyla iticiydi, bu yüzden onu bekleyen Adrien'ın koluna girdi. Kulübün sahibi Adrien'ın arkadaş grubundandı, küçük toplantıları için özel bir oda ayarlanmıştı. Bu yüzden ana  kapı yerine arka tarafa yöneldiler, oradan hızlıca gruba katılmayı planlıyorlardı.


       Ayağındaki beyaz ayakkabıların renkli ışıklar altında görüntüsünü izlemeye başlamıştı, bu yüzden etrafındaki insanlara çok da dikkat etmiyordu. Kırmızı, mavi, turuncu, yeşil... Sıranın devamlılığını bozan gölge ile kaşlarını çattı ve kafasını kaldırdı. Karşısında aniden beliren kişi ile duraksamış, küçük bir çığlık atmaktan kendini alıkoyamamıştı. Bu tepkisi kızıl saçlı genci de korkutmuştu, bu yüzden aralarında oluşan kısa süreli sessizliği Adrien bölmek zorunda kaldı. "Nathaniel?"


        "Efendim baş belası? Kaç aydır yüzünü görmüyoruz acaba?" Kollarını havaya kaldırdı ve iki genç sıkıca sarıldılar. Bu sırada yan kapıdan insanlar kulübe girip çıkmaya devam ediyordu, gece hayatının yoğun yaşandığı bir caddede duruyorlardı.


        Nathaniel, dış görünüş açısından ünlü bir sanatçının oğlu gibi görünüyordu, bu yüzden kulübün sahibi olduğunu duyunca şaşırdığını açıkça belli etmişti genç kız. Nedense kızıl saçlı genç, resim atölyesinde günlerini geçiren kişilerden biri gibi izlenim oluşturuyordu. Eh, resimle ilgilenen biri olarak, Marinette azıcık da hayal kırıklığına uğramıştı.

color of the scream [adrienette]✅Where stories live. Discover now