ashokan farewell

475 76 42
                                    

"good night,"

...


        "Bu işte uzman olduğunuzu biliyorum ama, lütfen çok dikkat edin. O tablonun değeri hiçbir maddi varlıkla ölçülemez. Başına bir şey gelirse ne yaparım bilmiyorum." dedi ve karşısında duran görevlilere baktı. Ardından, yüzüne özür dilercesine bir gülümseme yerleştirdi. Kaba olmak istemiyordu, ama yapılacak bir hatanın geri dönüşünün olmayacağının da farkındaydı.


"Merak etmeyin hanımefendi, eserinizi hasarsız bir şekilde sergiye ulaştıracağız."


"Çok teşekkür ederim."


"Ne demek, bu bizim işimiz! Tablonun asıldığını görmek istemediğinize emin misiniz?"


        "Dün gidip diğer tabloların yerleşimine ve bu tablonun asılacağı kısıma baktım. Dolayısıyla bana gerek kaldığını düşünmüyorum." Genç kız gülümseyerek geriye bir adım attı ve elini duvara koydu. Müzenin müdürü tarafından gönderilen görevlilere son eserini de teslim etmişti. Artık, aylardır uğraştığı şeyin sonuna gelmiş bulunuyordu.


Zar zor taşıdığı tablo görevlilerin eline geçmesine rağmen, ağırlığını omuzlarında hissetmeye devam ediyordu Marinette.


"O zaman görüşmek üzere Matmazel, tablonuzu duvara asınca sizi ararım!"


       "İyi günler dilerim." diyerek eğildi ve selam verdi, ardından kapıyı yavaşça kapattı. Fransa'da sahip olduğu ev akşam güneşinin etkisiyle turuncuya boyanıyordu. Haftalardır belki de ilk defa dairesi bu kadar büyük bir huzura bürünmüştü.


        Yerdeki küçük kaseleri çöpe attı ve artık kullanmayacağı fırçaları boş kutulardan birine doldurmaya başladı. Son tablolarını yere örtü sermeden yaptığı için parkeler boya ile kaplanmıştı, ancak çok da umurunda değildi. Şimdilik dağınıklığı toplaması yeterli olurdu, ailesinin kısa sürede parkeler ile ilgileneceğini tahmin edebiliyordu.


       Bu sırada, görüş alanına giren sarı bukleler ile bakışlarını o tarafa yöneltti. "O tablonun gittiğine sevindim," dedi mutfak tezgahına yaslanan kişi. Ardından, göğsünde birleştirdiği kollarını çözüp öne doğru birkaç adım attı. "Sana zarar vermekten başka bir işe yaramıyordu."


      "Sana da merhaba, Adrien. Bana kendini göstermene sevindim." Büyük bir gülümseme ile elindeki her şeyi yere bıraktı ve genç adama el salladı. Aylardır sadece sesini duymakla yetindiği kişi, her zamanki sevimli gülüşü ve dağınık saçları ile karşısında duruyordu.


"Bugün büyük bir gün, o yüzden geldim. Verdiğin sözü tutacak mısın?"


       "Tabii ki," diyerek kafasını yana yatırdı, ardından kıkırdadı Marinette. Bakışlarını Adrien'a odaklamaya çalışsa da, halüsinasyonun görüntüsü gidip geliyor gibiydi. Bu yüzden neye bakacağını şaşırmıştı.


Dolayısıyla, gözlerini sıkıca kapattı ve gülümsedi.


"Sana söz verdiğim gibi, Adrien, artık veda etme vakti geldi."

...

wei dianxia, 2021.

color of the scream [adrienette]✅Where stories live. Discover now