.4.

520 41 10
                                    

İlk bölümler çok acemiliğime gelmiş, kusura bakmayın geri dönüp düzenliyorum. (07/05/22)

Günümüz - Seul

Taehyung şimdiden ateş basan içini soğutmak için kadehine uzanmak istemişti ama aklını toplayıp vazgeçti içki içmekten.

İçindeki bir taraf küçük çocuk gibi 'o burda o burda' diye ellerini çırpıyor diğer yanı ise tüm gücüyle heyecanını bastırmaya çalışıyordu.

Jungkook gelin ve damadı tebrik edip görevlinin kendisini yönlendirdiği masaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Yanındaki kadın bıraksa kapacaklarmış gibi tutunduğu kolun sahibini gölge gibi takip ediyor bir yandan da etrafı süzüyordu kibirli bakışlarla.

Masalar dolu olduğu için kokteyl alanına ilerleyen Jungkook kendisine gösterilen masasına ilerleyene kadar bir düzine insanla kısa kısa sohbet etmişti.

Jungkook, Taehyung'un varlığından; Taehyung da Jungkook'un kendisini görüp görmediğinden bihaberken Namjoon'un kolunu havaya kaldırarak kendini belli etmesiyle küçük olan hemen samimi bir şekilde hızlı adımlarla yaklaşmıştı.

Jungkook, Jin ve Namjoon'a sevgi dolu birer kucaklama vermişti ki tam sarıldığı geniş omuzlardan uzaklaşırken gözleri buluşmuştu Taehyung ile. Taehyung soğuk denebilecek mesafeli bir nezaketle gülümsemişti. Dudakları çizgi şeklini almışken kafasını sadece minicik eğmişti. Jungkook gözlerini ayırmak istemiyordu ama hem Namjoon hem de Jin soru yağmuruna tutmuşlardı şimdiden.

Jin'e yakın oturan Jimin de arkasını dönerek hoşgeldin demişti eski dostuna. Yapmacık değilse bile çok da içten olmayan bir gülümseme vardı yüzünde ama karşısındakini baştan aşağı süzmeyi ihmal etmemişti. Taehyung'un bakmaya korktuğunu bilerek onun için yeni gelenin tüm görüntüsünü ezberlemişti. Bu gece sabaha kadar onu konuşacaklarını biliyordu.

Önüne döndüğünde arkadaki konuşmaların tamamını duymaya çalışıyordu. Yanındaki yabancı afetin nişanlısı ya da onun gibi bi şey olmadığını anlamıştı. 'Bu cepte' dedi. Daha önemlisi temelli döndüğünü öğrenmişti şimdi. Bunları Taehyung'a söylemek için çok sabırsızdı.

Taehyung'un gözlerini ararken gereksiz bir yakınlıkla aradığı kişinin yanağına dokunan Bogum'u buldu bakışları. Israrla sevgilisine bir şeyler anlatıyor, bir şeyler istiyor, dokunuyor... Jimin'in sinir katsayısını artırıyordu.

Sonra Taehyung'un normalden daha az rahatsız davrandığını farketti. Evet normal şartlarda olsa Bogum'un bu gereksiz temaslarını net bir biçimde engellerdi. İçini okumuştu dostunun, ayağının ucuyla ayağını dürtmüş ve sırıtmıştı. "Ben lavaboya gidiyorum" diyerek oturduğu yerden kalktığında az önce görüş alanını kısıtlandığı kişinin gözlerine sunduğu özgürlüğünün ne kadar acı verici olduğunun kimse farkında değildi.

Jimin lavabodan dönerken giriş kapısının yanındaki hararetli konuşma içinde 'Jeon Jungkook' kelimelerini seçtiğinde dikkatini o tarafa yönelmiş, kapıdaki görevlinin önündeki listeye bakarak karşısındaki kişiye bir şeyler anlatmaya çalışıtığını farketmişti. Jimin tanımadığı kişiye baktığında açık bir şekilde yabancısı olduğu bir hareketlilik hissetmişti karnın orta yerinde.

"Tekrar söylüyorum 'Min Yoongi' ama ismimin listede olduğunu sanmıyorum. Lütfen Jeon Jungkook ismine bakar mısınız? Kendisini buraya çağırırsanız içeri girmem gerekmeyecektir."

"Benim yardımcı olmamı ister misiniz?"

"Ah Bay Park! Beyefendi Jeon Jungkook isimli birini arıyor sanırım 2. listede ismi ve..."

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now