.16.

298 27 4
                                    

İlk bölümler çok acemiliğime gelmiş, kusura bakmayın geri dönüp düzenliyorum. (15/05/22)

Zorlu mesaisini bitiren kadın hayatta kaldığı için şükrederken bir an önce evine gidip vücudundaki acı dolu izlere bakım yapmayı düşünüyordu, yatakta homurdanan genç erkeğin nasıl bu denli şiddet dolu olduğuna hala şaşırırken.

"Hep aynı erkek adını sayıklayıp neden bir kadını beceriyor ki... aynı paraya erkek fahişe de bulabilir..."

Makyajı dağılmış, kıyafetleri bir kaç saat önce geldiği andaki özenin aksine rasgele üstüne geçirilmiş ve yürümekte zorlanan kadın dağınık yatak odasından evin kapısına doğru yürürken hava henüz aydınlanmamıştı.

Ne kadar yorgun olsa da, o uyandığında burda olmaması gerektiğini bilecek kadar tecrübeliydi.

Vücudundaki ağrıları cüzdanının doluluğu ile bastırmış düşünmemeye çalışıyordu.

Bogum ise hem içtiklerinin etkisi hem de öfke ve şehvet sarmalının yarattığı yorgunlukla sızıp kalmıştı yatakta.

***

Taehyung o gün sabah erkenden önce kafeye, öğleden sonra da ders çalışmak için kütüphaneye gitmişti. Jimin aradığında kampüste buluşmaya karar vermişlerdi ve şimdi kafeteryada birbirlerine doğru yürüyorlardı.

"Proje ödevinden A almışım süper!!!"

"Hiç şaşırmadım. Çalışkan arkadaşım benim. Ben Profesörün yanına gidiyorum şu kaldığım ders yaz okulunda açılacak mı öğreneyim."

"Tamam canım ben de şu son sınavın yerini öğreneyim."

"Çıkışta görüşürüz o zaman"

"Tamam görüşürüz."

Yarım saatten daha kısa bir süre sonra ikisi de okuldaki işlerini bitirmiş tekrar yanyanalardı şimdi.

"Açılıyor muymuş dersin?" Jimin'in düşünceli yüzüne bakarak sormuştu Taehyung.

"Öğrenemedim ki, bu saatte Profesör mü kalır okulda bendeki de kafa..."

"Sahi dalgın gibisin ne oldu? Aklın nerde?"
Taehyung'un ciddi sorusunu Jimin uzunca bir soluk verip büzdüğü dudaklarıyla cevaplamıştı.

"Aşığım Tae hem de çok! ama hala flörtten ileriye gidemedik olan bu!"

"Ah cidden sen... ben de ciddi bi şey var sandım."
Taehyung'un bezmiş tavrına sadece 'banane' der gibi omuz silkmişti Jimin.

Yaz başıydı sayılırdı henüz, günler oldukça uzamıştı. İkili, kampüs yavaş yavaş boşalırken hala ağaçlı yürüyüş yolundaki banklardan birinde oturuyorlardı.

"Ya Tae, bak şimdi sürekli mesajlaşıyoruz, konuşuyoruz, yemeğe çıkıyoruz falan ama adını koyalım istiyorum."
"Ona da böyle biz neyiz tripleri yapmıyorsun değil mi Jimin?"
"Tabi ki yapmıyorum dostum, sevgilim olana kadar ona atacağım tripleri sen çekmek zorundasın biliyorsun."
"Ah bence de adını koyun bir an önce."
Jimin, Taehyung'un  saçlarını karıştırmıştı "şapşal" diyerek, "ee" diye başlamıştı Jimin, ama devamını getiremeden elinde tuttuğu telefonu çalmaya başlamıştı.

"Ahh YoongiM arıyor!"

"Efendim?"
...
"Üniversitedeyim biraz işlerim vardı, sen napıyorsun?"
...
"Evet bitti işim Tae ile sohbet ediyoruz."
...
"Gelmene gerek yok canım, ben arabayla geldim. Hem nereye götüreceksin beni adresi yolla ben gelirim. Arabamı burda bırakamam yarın gelip almakla uğraşamam Yoongi."
...
"Ben veririm de Tae almaz, ehliyeti bile benim zorumla aldı, şöförlüğüne güvenmiyor kendisi."
...
"Tamam peki."
...
"Görüşürüz"

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now