.55.

193 21 31
                                    

Bu bölümü üçüncü kez yeniden yazıyorum. Asla içime sinmiyor.

Sonraki bölümler kafamın içinde, gözümün önünde kıvırta kıvırta yürürken şu lanet geçiş bölümünü becerip yazmadım ya...

Neyse oy ya da yorum istemeye bile yüzümün olmadığı bir bölüm ama yine de siz bilirsiniz.

Ha bi de söz, sonraki bölümden itibaren biraz yüzümüz gülecek ;)

İyi okumalar 😘

55. Bölüm

Yoongi'nin kelimeleri ile herkes gergin bir şekilde salondaki oturma grubunda yerlerini almıştı.

Jungkook masadaki dağınık dosyaları üstünkörü elinde toplayıp orta sehpasına koyarken, Jimin sessizce az önceki tepkisinin nedenini soruyordu Taehyung'a.

"Ne oldu Tae?"

"Benim evin önüne koyulan kutuda ölü bir tavşan varmış, fazla gerçek duruyor Jimin."

"Aman tanrım! Yoongi gerçek mi bu?"

Yoongi elindeki telefonda hararetle bir şeyler yazarken, diğerlerinin oturup onu beklediğini ancak sevgilisinin kendisine seslenmesi ile farketmişti.

"Evet güzelim. Gerçek ne yazık ki?"

"İyi de kim yapar böyle bir şeyi?"

Jungkook, dirsekleri temas edecek şekilde Taehyung'un yanına yerleşirken kulağına yaklaşıp en mahçup ses tonu ile konuşmuştu.

"Özür dilerim Tae, böyle görmeni istemezdim."

"Adım yazıyordu dosyanın üstünde, gizli bir şey gibi de değildi..."

"Evet biliyorum, o yorgunlukla masanın üstünde unutmuşum geldiğimizde."

"Söylemeyecek miydiniz bana?"

"Tabi ki hayır. Sadece... yanında olurdum öğrendiğinde."

Taehyung, karşısındakinin daha fazla üzülmemesi için 'sorun yok' temalı bir tebessüm armağan etmiş ve gerçek sorunları dinlemek üzere yüzünü büyüğüne
dönmüştü.

Yoongi de hayvanlar konusunda oldukça hassas olan sevgilisini yatıştırdıktan sonra konuşmaya başlamıştı.

Nerdeyse iki saat süren, bazen Jimin ve Taehyung'un soruları ile bölünen bazen de dörtlü bir beyin fırtınasına dönüşen konuşmanın sonunda Taehyung ve Jimin artık hedefin sadece restoran olmadığını biliyordu.
Dördünün de kafasındaki isim tek kişiyi işaret ederken o ismi, dudaklarını ısıra ısıra kısık sesle telafuz eden Taehyung olabilmişti.

"Bogum..."

Diğer ikisi tepkisini sadece tiksinti dolu ifadeleri ile verse de Jungkook seslice solumuştu.

Yoongi "... benim biraz daha uyumam lazım" diyene kadar oluşan sessizlikte Taehyung bir kez daha dinlediklerini tartıyordu içinde.

Ne yani Bogum bu kadar tehlikeli olabilir miydi? Bu kadar organize bir işi, ta Londra'da müdahale edebilecek kadar, hırsla yapabilir miydi? Hala ondan ne istiyordu? Sırf onun olmadı diye, Jungkook'a ve Yoongi hyung'a zarar verir miydi? Bunca zaman bu hastalıklı tarafını gizlemeyi nasıl başarmıştı?

Jimin, sevgilisinin uzattığı eli kavrayıp onunla birlikte yatak odasına doğru ilerlerken önde yürüyen beden, arkası dönük şekilde konuşmaya devam etmişti.

"Kook! Daha fazla beklemeden Tae'yi emniyete götür. Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz hyung."

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now