.39.

254 24 18
                                    


Taehyung'un evinde geçirdikleri o güzel akşam ve ertesi gün uzun uzun yapılan kahvaltıdan sonra hayat biraz daha normale dönmeye başlamıştı hepsi için. Tek fark, artık yeni normallleri arasında Taehyung'un bu şirin evinde bolca vakit geçirmek ve dördü birlikte 'takılmak' da vardı.

Jimin ve Taehyung yaz okulundaki derslerine devam ederken; Yoongi ve Jungkook da yatırım yaptıkları yeni sektörlerdeki işleriyle ilgileniyorlardı. YoonMin çifti başbaşa vakit geçirmek istediklerinde Jungkook, Taehyung'u yalnız bırakmıyor, sadece evde değil, dışarıda da vakit geçiriyorlardı.

"Jimin ve hyungun başbaşa kalması için beni oyalaman gerekmiyor Kook, kendimle ilgilenebilirim."

"Tae, gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Senin yanında, seninle vakit geçirirken ne kadar mutlu olduğumu gösteremedim mi sana?"

"Yani şeyy... Zorla değil mi, isteyerek, zevk alarak mı..."

"Elbette Tae! İstemediğim hiçbir şeyi yapmayacağımı bilecek kadar tanıyorsun beni Tae, öyle değil mi?"

"Ama bir hayatın var, işlerin var senin de..."

"Hayatımın bir parçası olduğunun farkına ne zaman varacaksın Tae? İşlerimi engellemiyorsun ayrıca."

Yoongi ve Jimin, ikinci aylarını kutlamak için başbaşa plan yapmışlardı. Jungkook da Taehyung ile birlikte gittikleri sinema çıkışı, takip edildiklerini düşünerek rahatsız olmuştu. Satın almaya çalıştığı bir şirket için rakip olan taraf olabileceği gibi Bogum için ajanlık yapan birleri de olabilirdi. Her iki durumda da Taehyung'u tehlikeye atmak istememiş ve sinemadan sonraki planlarını alelacele iptal ederek Taehyung'u evine bırakmayı teklif etmişti.

Az önceki konuşma da Taehyung'un kırgın ses tonuyla, onun evinin önünde yanyana oturdukları lüks arabanın içinde yapılıyordu.

Jungkook'un son kurduğu cümle ile, Taehyung'un yanakları hafifçe kızarmış ve şimdi de bir elini avuçları arasına alması ile iyice içini ateş basmıştı.

"Tae, eğer akşam seninle buluşacaksam, o gün vakit geçmek bilmiyor. Sırf zaman çabuk geçsin diye işe odaklanıyorum ve emin ol her alanda programımın önündeyim. Yani, bu açıdan bakarsak iş hayatıma oldukça iyi geliyorsun."

"Ama bu akşam... sanki..."

"Özür dilerim evet bu akşam biraz keyfim kaçtı ama bunun seninle... yani senin yüzünden değil..."

Taehyung'un gözlerine baktığında, ikna olduğunu dahası mutlu olduğunu anlamıştı Jungkook ve devam etti konuşmaya

"...hem bak sana ne diyeceğim; geçenlerde konuşmuştuk ya, yemek kursu diye. Ben çok güzel bir kurs buldum ama tek gitmek istemediğim için senin için de önkayıt yaptırdım. Haftasonları. Ne dersin birlikte gidelim mi?"

Jungkook, nazikçe hala tek avcunda tuttuğu Taehyung'un elini şimdi iki avcunun arasına oyuncu bir edayla alıp, belirgin bir abartı kattığı sesi ve tavrıyla konuşmuştu:

"Sen Kim TaeTae! Benim yemeklerimin ilk deneyeni olur musun?"

Taehyung da gülümseyip role girmiş ama söylediği şeyle ellerinin ayrılmasına neden olmuştu.

"Sen Jeon Kook... Sigorta yapacak mısın?"

Dakikalarca gülmüşlerdi kendi hallerine ve sonra yemek kursunun detaylarını konuşmuşlardı.

"Aslında haftaiçi de var ama derslerini engellemesini istemedim."

"İyi düşünmüşsün."

***

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now