.65.

134 15 2
                                    

Bayan Jeon ve Taehyung yüzleri birbirlerine bakacak şekilde ofis masasının önündeki rahat koltuklarda karşılıklı otururken genç olan, masanın üstünde paketinin yarısı açılmış tabloda gezdirdiği gözleri ile rahatlıktan oldukça uzaktı.

Aslında baktığı şeyi görmüyordu bile. Tek yaptığı bakışlarını büyüğünden kaçırmaktı, karşısındakinin tüm içtenliğine rağmen utanmasını engelleyemiyordu. Bayan Jeon'un hoşuna giden, keyfine keyif katan bu görüntü biricik oğlunun sessizliği bozmasına kadar devam etmişti.

"Anne, tablo diyorduk..."
"Ah evet. Aç hadi. Taehyung oğlum senin elindeki paket neydi? Çok tanıdık geldi açıkçası." Taehyung'u konuşmaya katmaya kararlı olan kadının imdadına bugün bir kaç kişide daha gördüğü ve bir tanesini az önce oğluna verdiği paket yetişmişti.

"Oh şey... Sanat merkezinde sevdiğim bir ressamın sergisi vardı, Kook'un ofisine renk katar diye düşündüm de..."

Sevgilisi hayretle bir annesine bir Taehyung'a bakarken, tecrübeli kadın bilmişçe gülümsemiş ve Taehyung'un daha da meraklanmasına neden olmuştu. Ancak cevaba pek yakın olmasa da ilk tepki, Taehyung'un cevap arayarak baktığı gözlerden değil yine Bayan Jeon'dan gelmişti.

"Ah oğlum kesinlikle tam bana göre bir damat bulmuşsun."

Sonrasında Taehyung'un ısrarı ile üçü birlikte yemişlerdi akşam yemeğini. Başlangıçta gençleri başbaşa bırakma konusunda kararlı olan Bayan Jeon, Taehyung ile girdiği sanat dolu entellektüel sohbetten çıkamayınca oğlu ikisinin de koluna girerek onlara özel hazırlanan masaya sürüklemek zorunda kalmıştı en değerlilerini.

Yemekten sonra Jungkook önce annesini göndermişti özel şöförüyle, sevgilisi ve annesinin sarılarak vedalaşmasını alt dudağını ısırarak izlemiş ve her ne kadar önünde gerçekleşen sahne içini mest etse de sevgilisi ile baş başa kalmak için sabırsızlanmaya başlamıştı.

"Neden annenin burda olduğunu söylemedin?"
Taehyung saatlerdir içinde tuttuğu şeyi kaşlarını çatarak sormuştu sonunda.

"Güzelim gerçekten senden hemen önce geldi..."

"Bizi de anlatmışsın annene, hiç söylemedin bana Kook."

"Aslında anlatmamıştım henüz..."

Jungkook bar sandalyesine yerleştirdiği sevgilisinin dizlerini kendi dizleri arasına sıkıştırıp ellerinden biri kendi avuçları arasındayken anlatmıştı o gelmeden hemen önce ofiste yaşananları.

Taehyung'un hafif bir kızgınlık ilke başlayıp, şaşırmaya sonra da utanmaya ve rahatlamaya dönen yüz ifadesini her anını ezberler gibi izlemişti.

"Bu kadar iyi anlaşacağınızı tahmin etmezdim ama."

'Bu kadar'ı abartıyla vurguladığında Taehyung sanat konusundan bahsettiğini hemen anlamıştı.

"Resmen birbirini tamamlayan tablolar satın almışsınız, ikiniz de ahh, hem de ofisimi renklendirmek için!"

"Sen de çok akıllı çıktın ama! Uyanık!"

Jungkook'un ofiste boşalttığı duvara iki tabloyu yan yana asmasından bahsediyordu sevgilisi.

"Bence ikisi de güzeldi... ama yan yana kusursuz oldular."

Jungkook, sevgilisine yine özel yapım meyve şaraplarından bir kadeh uzatıp kendisi sadece su içtiğinde diğeri sormuştu hemen neden içmediğini.

"Önce seni bırakmalıyım eve sonra da annemin yanına geçmeliyim. İçmesem daha iyi olur."

Taehyung sessizce onaylarken içinden geçen 'bu gece bende kal, seni özledim' cümlesini zoraki susturmuştu.

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now