.34.

276 28 9
                                    


"Siktir, siktir, binlerce kere siktir ve bildiğim tüm diğer küfürler!"

Yoongi'nin yatak odasının küçücük balkonunda avuç içlerini demir korkuluklara yaslarken ellerini çekip bir kere daha kendi saçlarına asılmıştı Jungkook.

Yaz sıcağına ilaç gibi gelen serin gece rüzgarı bile soğutmuyordu içindeki yangını.

***

Hyungu yarım saat kadar önce Jungkook'u ona cehennem yeri gibi gelen o salondan sürükleyerek kendi yatak odasına çekmiş, gücünün nasıl yettiğine şaşırdığı bedeni yatağın ayak ucuna savurmuştu. Sonra da geri dönüp sessizce salonu kontrol ettiği aralık kapıyı yine sessizce kilitlemişti. Öfkeli bir Jungkook'un neler yapabileceğini az çok tahmin ediyordu bir kaç yıllık tecrübesine dayanarak.

Yatağın dibinde yerde oturan beden hala şokta gibiydi; kendine çektiği dizleri ile boşluğa dikmişti gözlerini ve 'olamaz, yapamaz' diye söyleniyordu.

Büyük olan derin bir nefes alıp verdikten sonra emin adımlarla yürüyüp tam yanı başına oturmuştu küçüğünün. Saçlarının arasına karışanan kemikli parmaklar ile Jungkook kafasını kaldırıp kırmızı ıslak gözleri ile bakmıştı.

"Lütfen hyung! Yanlış anladığımı söyle bana yalvarırım."

"Önce sakin ol Kook! Anlatacağım hepsini ama sakin olman lazım Tae'yi korkutuyorsun."

Duyduğu isimle titremeyen tek bir hücresi bile kalmamıştı küçük olanın. Bir iki kere burnunu çekip yapabildiği kadar derin nefesler alıp vermişti sakinleşmek adına. Sonra büyüğünün söylemesi ile odadaki banyoya gidip soğuk suyla elini yüzünü hatta tüm kafasını yıkamıştı.
Odanın içine geri döndüğünde Yoongi elindeki telefonla camın önünde dikiliyordu.

"Anlat hyung."

Yoongi elindeki telefonun ekranını kapatıp yüzüyle otur işareti yapmıştı yatağın yakınındaki berjeri gösterek. Jungkook oturduğunda Yoongi de Jimin'in zevki olan puf tabureyi alıp onun karşına geçmişti.

Taehyung'un anlattıklarını, kendisine anlatamasa da Jimin'den duyduklarını, eve gittiklerinde gördüklerini yavaş yavaş anlatmıştı büyük olan. Kendi yaptığı araştırmayı dahil etmemişti henüz. Anlatacaktı elbet ama daha sonra; Jungkook'un olabildiğince sakinleşmesi gerekiyordu önce.

"... Jimin ikna etti iki gün sonrası için randevu aldık, daha önce de gittiği bir psikolog varmış ondan."

"Ben... o gün Seokjin hyungu ziyarete gittim. Bizim bildiğimiz gibi değilmiş, yani 4 yıldır değil 4 aydır sevgililermiş."

"Biliyorum Kook."

Jungkook kaşlarını çatıp nerden biliyorsun dercesine bakmıştı büyüğüne, o daha kelimeler dökmeden, Yoongi aynı gün Jimin'den laf arasında öğrendiğini ama araya bu olaylar girince kendisine söyleyemediğini söylemişti. Yalan değildi.

"O orospu çocuğu resmen oynamış..."

Yoongi Bogum'un Jungkook ile ilgili söylediklerini anlatmamıştı, kendisi de tam olarak bilmiyordu ki zaten anlattıklarını da Jungkook en az sinirlendirecek şekilde kırpmıştı.

"Nerde şimd o şerefsiz. Bulup belasını sikmezsem içim soğumayacak!"

"Yurt dışına kaçmış."

"Ne! Ne sikimden bahsediyorsun sen hyung! Nasıl kaçar? Nasıl izin verirsin?"

Jungkook vahşi bir hayvan gibi ayaklanıp bağırmaya başladığında Yoongi omuzlarından bastırıp hala arkasında olan koltuğa geri düşmesini sağlamıştı.

Ashes of Mine - TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora