.67.

134 15 2
                                    

Jungkook için herşey düşündüğünden de kolay ve dahası keyifli geçmiş, Bayan Kim'e olan saygısı ve sevgisi katlanarak artmıştı kahvaltıyla başlayan günün sonunda.

Şimdi ise güneş batmak üzereyken apartmanın önüne park ettiği aracına doğru yürüyorlardı Taehyung ile birlikte.

"Çok güzeldi her şey... sen de çok güzeldin, her zamanki gibi, çok güzelsin."

El ele inmişlerdi iki kat merdiveni zaten ama Jungkook konuşurken parmaklarını birbirine geçirmiş ve apartmandan çıkmadan hemen önce sevgilisinin elini dudaklarına götürmüştü.

Naif bir dokunuştu Jungkook'un teması, Taehyung'un özlem dolu benliğini ısıtıyordu belki ama açgözlü tarafı sadece tatlı tatlı ısınmak değil cayır cayır yanmak istiyordu.

Taehyung kızıyordu kendine, düşündüklerine, hissettiklerine... Tüm bunlara neden olan adamdan ise deli gibi utanıyordu.

Son zamanlarda sevgilisine karşı hissettiği yoğun şehvet ve arzu karşılıksız kalıyordu çünkü ya Jungkook'un vakti olmuyordu, başbaşa kalamıyorlardı ya da Jungkook garip bir şekilde öpücüklerini de temaslarını da hep masumiyet sınırında tutuyordu. Hal böyle olunca, Taehyung'un içindeki rahatsız edici şehvet ateşine bir de 'acabalar' ekleniyordu.

Acaba istemiyor mu beni? Özlemiyor mu?
Zevk almadı mı? Bir daha yapmak istememesi bu yüzden mi?
Daha sevgili olmadan seks yapmış olmamız onu rahatsız mı etti acaba?

Karamsarlık böyleydi işte... Hele de Taehyung gibi biri için, bir şeylerin gerçekten iyi gidiyor oluşu bile 'kötü bir şeyler olacak' hissini beraberinde getiriyordu.

"Çok güzeldi her şey... sen de çok güzeldin, her zamanki gibi, çok güzelsin."

Taehyung, alt dudağının kenarını üst dişleriyle belli belirsiz ezerken; kendisine güzel diyen adamın güzelliğinden bahsetmek istiyordu saatlerce susmadan ama arabanın önüne gelmişlerdi bile. Bu nedenle sadece gülümsemişti ve kibarca teşekkür etmişti cevaben.

"Annemle konuşup haber veririm, büyük ihtimalle yarından sonraki gün bizde oluruz olur mu?"

"hıı hı olur tabi."

"Tae iyi misin güzelim sen? bi durgunlaştın sanki?"

Dalıp gittiği duduklardan bakışlarını zorla çekebilmişti Taehyung. Jungkook'u öpme isteği arttıkça, kendini frenlemesi de zorlaşıyor ama aynı zamanda da 'o beni neden öpmüyor' sorusu içinde derin kuyular kazmaya devam ediyordu.

"İyiyim, sanırım sizin evde ailecek toplanacak olma düşüncesi heyecanlandırdı beni. Bi de..."

"Bi de ne?"

Taehyung yutkunmuş ve bakışlarını sevgilisinin gözleri ve dudakları arasında defalarca gezdirmişti. Öpüşmek istediğini daha fazla belli edemezdi. Bundan ötesi 'öp beni' demekle olurdu ki onu da Taehyung yapamazdı. Yine de aralarındaki mesafeyi azaltıp titrememesi için büyük çaba sarf ettiği sesiyle  konuşabilmişti.

"Seni özledim."

Jungkook duymayı beklemediği şeyle açık dudaklarının arasından öyle derin bir nefes çekmişti ki sanki sevgilisinin sadece kokusunu değil ruhunu da kendi içine hapsetmek ister gibiydi. Çektiği uzun nefesten hemen sonra da dudaklarını birbirine bastırıp ıslatmıştı. Sevgilisinin varlığını içerisinde kilitler gibi. Aslında o anda aklından geçen ve gerçekten istediği şey ellerini karşısındaki bedene sarıp dudaklarını kanatana kadar öpmekti ama bulundukları noktadan görünen mutfak penceresinde beliren bedenle sadece yutkunup yanağına masum bir öpücük bırakabilmişti. Bir eli Taehyung'un yanağına kapanırken, ikisi de diğerinin ne kadar zorlandığından habersizdi.

Ashes of Mine - TaekookOnde as histórias ganham vida. Descobre agora