.10.

349 34 4
                                    

İlk bölümler çok acemiliğime gelmiş, kusura bakmayın geri dönüp düzenliyorum. (09/05/22)

Taehyung iki gün boyunca kafe ve kütüphane arasında gidip gelmiş, eve ancak gece yarısına doğru dönebilmişti. Planı daha önceden yaptıkları için bugün off günüydü ama yine de sabah erken kalmış ve proje ödevinin kendine ait olan kısmını öğlene kadar bitirip grup arkadaşlarına mail atmıştı. Şimdi ise hazırlanıyordu, birazdan Jimin onu almaya gelecekti ve Bayan Jeon'u ziyarete gideceklerdi.

İkili planladıkları gibi Jimin'in aracıyla navigasyona girdikleri adrese ulaşmışlardı. Ev dışarıdan bakıldığında bile gayet büyük ve ihtişamlıydı; bahçe kapısından girdiklerinde bir taraf güllerle süslüydü diğer tarafta ise bir çalışma olduğu tazelenen topraktan belliydi.

Evin bu güzel bahçeye bakan birden çok balkonu vardı. Gençlerin ikisi de açılan kapıdan içeri girdiklerinde eve bahçeye olduklarından daha çok hayran olmuşlardı.
Lüks, şık ama bir o kadar da sadeydi ev... Jimin Taehyung'u dirseğiyle dürterek "tam senin tarzın" demekten kendini alamamıştı.

Genç hizmetçi açmıştı kapıyı ama Bayan Jeon hemen hızlı adımlarla yanlarına gelmişti. Samimi bir şekilde ikisini de selamlamış
"Ahh ne kadar büyümüşsünüz çocuklar... Hışgeldiniz..." diyerek birer eliyle iki gencin birer elini kaldırıp baştan aşağı süzmüştü ikisini de.

Karşılıklı iltifatlardan sonra üst katta bahçeye bakan balkonda bir sürü ikramlık bulunan masada çay içiyorlardı şimdi.

Bayan Jeon neler yaptıklarını sorduğunda ikisi de okulları hakkında kısaca konuşmuşlardı.
Kısa bir sessizlikten sonra Taehyung
"Bayan Jeon kaybınız için çok üzüldük." dediğinde Jimin de eklemişti
"Bay Jeon'u hepimiz çok severdik"

"O da sizi çok severdi çocuklar biliyorsunuz." Yıllar geçse de acısını içinde taze tutan kadın iç çekerek kurmuştu cümlesini.

"Sizi üzmek istemem ama neden cenaze için Seul'e gelmediniz Bayan Jeon?"

"Ah çocuklar işe öyle kaptırmıştı ki kendini, hastalığını çok geç farketti ve açıkçası son bir yılımız çok ama çok zor geçti." Gözleri daldığında o günlerin acısını hissettiği belliydi hala.
"Sizi çok üzdüm, demişti son günlerinde. Daha fazla üzmek ve uğraştırmak istemiyorum sizi, öldüğümde beni Kore'ye götürmeyin. Küllerimi Greenwich'in bahçelerine dökün demişti...Çok itiraz ettim ama son isteği gibi bir şeydi."

İki genç de gözlerini kaçırdığında zorlansa da devam etmişti yaşından daha yaşlı duran kadın.
"Bi de nasıl söylesem, b-ben kaldıramadım ölümünü her ne kadar bilsem de o gidince ben de kötü oldum bi süre. Kook ve Yoongi oğlum ilgilendi her şeyle. Babasının vasiyetnamesinde de yazılıymış resmî olarak, o yüzden yani." Gözlerini silen kadına baktı Taehyung, içinden geçirdi kendi kendine
"Kook... çok zor zamanlar yaşamış olmalı" diye.

Jimin samimi bir merakla  "Sağlığınız iyi değil mi şimdi? Yani iyi görünüyorsunuz..." diye sorunca Bayan Jeon gülümsemişti.

"Evet Jimin iyiyim Kore'ye dönmek bana çok iyi geldi. Bahçeyle ilgileniyorum. Bakın şu kırmızı gülleri gelir gelmez diktim diğer tarafa da beyaz dikmeye karar verdim ne dersiniz?"

İkisi de gülümseyen suratlarıyla fikirlerini ve övgülerini paylaşmıştı güllere dair.

"Ee sizinkiler neler yapıyor? Onları da beklerim bir gün mutlaka."
Önce Jimin'e dönmüştü
"Hala aynı yerde mi oturuyorsunuz Jimin?"

Jimin başıyla onayladığında "en kısa zamanda ziyarete gelmek isterim" diye devam etmişti Bayan Jeon.
Jimin "Annem çok sevinecektir"derken. Bayan Jeon da heyecanla Taehyung'a dönüp, "ya siz?" diye sormuş ve hemen eklemişti. "Aslında Bay ve Bayan Kim'i de görmeyi çok isterim çok uzun zaman oldu."

Ashes of Mine - TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora