.22.

245 25 11
                                    

Total Touch - Somebody else's lover
Medyadaki şaheseri dinleyin! dinletin!

"Bu şarkı... bizim yaşımızda..."
Taehyung bedeninden gelen rahatsızlığı unutmak için arabanın içinde kısık seste başlayan yeni şarkıya odaklanmış, bir süre sonra sessizlik onu en az bedeni kadar rahatsız etmeye başladığında konuşmuştu.

"Evet 90lar... seviyorum" Gözünü yoldan ayırmadan cevaplamıştı onu Jungkook. Sesindeki aşılmaz mesafe ortamı soğutuyordu. Dönüp yanındaki bedene bakmadığı için Taehyung'un sinyal veren halini anlamamamıştı henüz.

Esmer olan karşı koyamadığı bir hızla gözleri kapanırken, şöför koltuğundan kendine yöneltilen soruyu duymuş ama cevaplayamamıştı.

"Jimin'in evinin oradaydı değil mi evin?"

Yanıt yoktu.

"Tae?"

Jungkook dakikalar sonra yüzünü yanındakine çevirdiğinde başının yana düştüğünü farketti. Bu kadar kısa zamanda uyumuş olamaz diye düşündü haliyle bir kez daha adını zikretti.

"Tae? Uyudun mu?"

Cevap yine gelmediğinde müziği kapatıp kendi sesini yükseltti Jungkook. Adı bu sefer nerdeyse bağırarak çıktığında şaşkındı.

Hızla arabayı kenara çekip emniyet kemerinin izin verdiği ölçüde yandaki bedene doğru döndü Jungkook.

"Tae iyi misin?"

Uyuyor olamazdı kesinlikle. Bilinçsiz yatan bedeni omzundan kavrayıp, cevap gelmedikçe artan bir şiddetle sarstığında Jungkook'un içini endişe kaplamıştı.

Kendi emniyet kemerini çözüp biraz daha yaklaşmıştı ona. Diğer tarafa düşmüş olan başına uzatmıştı bu sefer elini. Kendine çevirdiği yüzün ateş gibi olduğunu farketmesi zaman almıştı çünkü önce, baktığı suratın ne kadar kızarmış olduğuna şaşırmıştı.

Jungkook bir kaç kez daha sarstı Taehyung'u bir yandan da adını bağırıyordu ama herhangi bir yanıt gelmiyordu Taehyung'dan.

Jungkook, avcunun arasına ne zaman aldığını bilmediği el yaprak gibi düştüğünde şoka girmek üzereydi. Aklına babasının ölüm anı geldiğinde; nerden bulduğunu hiç bilmediği bir güçle kötü düşünceleri savurup kendine gelmeye çalışmıştı.

İlk aklına gelenle hemen telefonuna sarıldı.

"Edendim Kook?"
"Hyung Jimin yanında değil mi?"
"Evet duyuyor seni..."
"Jimin Tae'ye bir şey oldu!"
"Ne! Ne-noldu?"
"Bilmiyorum, bayılmış gibi... cevap vermiyor. Terliyor. Yüzü kıpkırmızı... ateşi de var." Telefonu kulağıyla omzunun arasına sıkıştırmış iki eliyle Taehyung'u kontrol ediyor, nazikçe sarsıp bir umut uyandırmaya çalışıyordu hala Jungkook.
Sesindeki endişe karşı tarafta büyüyerek karşılık bulmuştu.
"Alerjisi mi azdı? A-ama bayılmazdı ki? Şok! Şoka mı girdi yoksa?"
"Bilmiyorum Jimin"
"Ne zamandır kırmızı yüzü? Kaşıntısı var mıydı? Nefesi nasıl?"
"Farketmedim... Bilmiyorum... Ah siktir!"
Telefonun iki ucundaki iki endişeli ses birbirini kovalıyordu. Kendine kızıyordu Jungkook. Telefonun diğer ucundakinin hisleri endişeden sinire dönmemişti henüz.
"Bayıldığı olmamıştı hiç."
"Ne yapmam lazım Jimin. Bir şey söyle!"

Jimin'in daha önce karşılaşmadığı bir durumdu, normalde ilacını alır ve dinlenirdi Taehyung. Vücudundaki rahatsızlıklardan dolayı uyuyamazdı bile bazen. Ama şimdi bayılmış mıydı?

Jimin zihnini zorlarken Yoongi istemese de parçaları birleştiriyordu sessizce.

"Hastaneye Kook! Hemen! En yakın hastaneye... biz de oraya geliyoruz."

Ashes of Mine - TaekookWhere stories live. Discover now